Ali Babacan, kabinenin en genç bakanı, ODTÜ mezunu, ABD’de yüksek lisans yapmış, AK parti iktidarında ekonomi yönetimine damgasını vurmuş, parlak bir siyasetçidir. Az konuşması, ketum ve siyasi söylemlere mesafeli olması nedeniyle kapalı kutu olan Babacan’ın gizemli dünyasını biz sizin için araladık…

Babacan’ın, ODTÜ öğrencilik yıllarını araştırdığımızda muhafazakar öğrenci gruplarının kurduğu hiçbir dernekte ve bu derneklerin etkinliklerinde ismini görmediğimiz gibi neredeyse o dönem okumuş muhafazakar öğrencilerin hiçbiri onun kapsama alanına girmemişti. Babasının kendisine tahsis ettiği lüks bir Mercedes arabayla gelip giden, çalışkan ama insanlarla fazla iletişim kurmayan  sosyal etkinliklere mesafeli bir kişiymiş.

Kamuoyu onun ismini ilk kez Kemal Derviş’in ağzından duydu. 2001 krizi sonrası ekonominin dümenine geçen Kemal Derviş, Türk milletine dayattığı köklü yapısal reform ve acı reçetelerin meyvesini alma aşamasında iken, hiç beklenmeyen bir şekilde Sayın Devlet BAHÇELİ’nin erken seçim ısrarı ile planları altüst olmuştu. Olası siyasi istikrarsızlıktan kaynaklanacak  ekonomideki kırılganlığı azaltmak, uluslararası sermaye piyasalarındaki endişeyi gidermek için, Kemal DERVİŞ ulusal bir gazeteye verdiği mülakatta olası AK Parti iktidarında mevcut ekonomi politikalarının aynen sürdürüleceğini ve politikaların da parlak ve zeki bir kişi olan “Ali Babacan”ın bakanlığında devam edeceğini açıklamıştı. O güne kadar tanınmayan Babacanı kamuoyu gündemine ilk kez Derviş sokmuştu.

Evet uluslararası sermaye ve faiz lobisi  Derviş sonrası ekonominin dümenine geçecek kişiyi AK parti yönetimine dolaylı olarak dikte ettirmişti. Babacan, AB Başmüzakerecisi ve Dışişleri bakanlığı da yapmıştı. Babacan, göreve geldiği günden bugüne kadar, faiz lobisi, sermaye grupları ve ülkelerinde iş, siyaset ve medya dünyasının gizemli isimlerinin katıldığı Bilderberg toplantılarına 9 defa aralıksız katılmasıyla Mesut Yılmaz, Rahmi ve Mustafa Koç’tan sonra en fazla katılım sağlayan kişidir. En son geçtiğimiz yıl gezi olayları patladığında (6-9 Haziran) İngiltere’de düzenlenen gizli uluslararası Bilderberg Toplantılarına, Türk hükümetinden davet alan tek isimdi. Hertfordshire bölgesinin Watford kentindeki TheGroveHotel’de yapılan toplantıda neler konuşulduğu bilinmiyor (toplantıların altın kuralı: katılımcılar sonradan toplantının içeriği hakkında açıklama yapamıyor) ama Babacan’a Türkiye’de neler olup bittiğinin sorulduğu kesin. Bu arada Babacan’a İngiltere’de eşlik eden diğer 5 Türk davetli ise şunlardı: CHP Milletvekili Şafak Pavey, Sabancı Holding Perakende ve Sigorta Grup Başkanı Haluk Dinçer, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, Gazeteci Aslı Aydıntaşbaş, Gazeteci Soli Özel idi.

Babacan Gezi ayaklanmasının yaşandığı Başbakanın siyasi kariyerinin en sıkıntılı günlerinde  bu son toplantıya katılarak , onunla aynı çizgide olmadığını ima ederek faiz lobisine gerekli mesajı vermiştir.Ancak, başbakanda bunu not ederek, Babacan’ın kalemini o gün kırmıştır. İlk kabine değişikliğinde görevden almak  istemişse de  Gül buna engel olmuştur.

Babacan, sadece sermaye gruplarının değil aynı zamanda Paralel yapının da kapsama alanındaydı. Göreve geldiği 2002 yılında bugüne kadar kendisine bağlı Hazine Müsteşarlığı, Merkez Bankası, BDDK,SPK, İMKB adeta paralel yapı elemanlarının üsleri haline gelmiş, danışman kadrosunun neredeyse tamamı da bu yapı elemanlarında seçilmişti. AK parti hükümetine karşı açık bir darbe girişimi olan 17 ve 25 aralık yargı müdahalelerine karşı birkaç cılız söz dışında açık ve net bir tavır almamıştır. Paralelci bürokratların önemli bir kısmını korumaya almıştır.

Kamuoyunda İzmir askeri casusluk davası olarak bilinen asrın kumpasında 830 bürokrat fişlenmiş, Başta başbakanlık, ekonomi, İçişleri ve Dışişleri Bakanlığı olmak üzere kurumların çoğu bunun bir paralel kumpas olduğunu fark etmesi nedeniyle   hiçbir işlem yapmazken, hukukun üstünlüğüne saygılı olduğunu her vesile ile dile getiren Babacan, kendisine bağlı Hazine Müsteşarlığı,Merkez Bankası ve BDDK adı geçen bürokratları görevden almış ve terörist muamelesi yaparak en ağır şekilde cezalandırmış, yerlerine de paralel yapının militanlarını atamıştır. 

Bu kişilerin büyük çoğunluğu idare mahkemesinden davaları kazanmasına rağmen, makamlarına iade edilmemişlerdir.

Babacan, iş dünyasından TOBB başkanı RifatHicarcıklıoğlu’yla da yakın ilişki kurmuş tüm yurtdışı seyahatlerine onu davet etmiştir. Hükümete meydan okuyan Merkez Bankası başkanı yakın arkadaşı Erdem Başçı’yı faiz kararları ve paralel kadrolaşma konusunda desteklemiş ve hatta teşvik de etmiştir.

Artık Babacan, paralel yapının AK parti içindeki gizli sözcüsü gibi hareket etmeye başlamış ve bu muhalefetini de açıktan yürütmeye başlamıştır. Bugünlerde,  Aydın Doğan ve faiz lobisinin adamları Erdal SAĞLAM ,Taha AKYOL ile Uğur GÜRSES’e yazdırdığı sipariş yazılar ve Bloomberg TV yayınları üzerinden sayın Başbakana mesaj göndererek, adeta ben ve ekibim  gidersek istikrar bozulur, uluslar arası sermaye bundan ürker, makro dengeler bozulur mesajı veriyor. Oysa Babacan, Kemal Derviş ekonomik reformlarını aynen devam ettirmiştir. En büyük başarısı hiçbir şeye ellememe başarısıdır. “Güven ortamı ”, “ Ekonomik İstikrar” “gelişmeleri yakından izliyoruz”  cümleleri dışında ekonomi terminolojisi ile ilgili bir ifadesine kimse şahit olmadığı gibi kendisiyle anılabilecek ekonomide köklü bir reformu da yoktur. Anlaşılan, sayın Babacan REİSİ daha tanımamış, REİS böyle ucuz ve sığ  tehditlere pabuç bırakmaz.

Babacan, Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası yeni kabinede yer almayacağını anladığı için etrafındaki bürokratları başka kurumlara atamaya başladı, Basın müşavirini Merkez Bankasına, koruma ekibini Hazine Müsteşarlığına memur, Hazine Müsteşarını IMF icra direktörlüğüne, yardımcılarını da yakın zamanda başka kurumlara gönderecektir.

Babacan dışarıdan nazik, efendi, özgürlükçü, hukukun üstünlüğüne saygılı  bir kişi gibi görünmesine rağmen gerçekte çalışanlarına karşı tepeden bakan, kibirli, selam vermeyen , dini bayramlarda dahi bayramlaşmayan, atamalarda liyakat yerine cemaat mensubiyetini ölçü kabul eden bir kişidir.Kendisine bağlı kurumlardaki atanan yöneticilerin kahir ekseriyetinin paralel yapıdan olması tesadüf değildir.

Bugünlerde, sağda solda ileri demokraside istediğimiz yerde değiliz, yok hukukun üstünlüğünü sağlayamadık diyerek içten içe muhalefet yapmaya çalışıyor, paralel medya zaman ve bugün gazetesi  kendisini manşetlerine taşıyor. REİS bunun hesabını en kısa sürede görecektir.

Evet, daha düne kadar çıkrıkçılar yokuşunda bir esnaf çocuğu olan, Tüm kamu hizmeti sadece Melih Gökçek’in Belko kömür şirketine danışmanlık yapmış olan Ali Babacan kendisini keşfedip parlatan Tayyip ERDOĞAN yerine safını Pensilvanya-Bilberberg-Aydın Doğan-Faiz lobisi yönünde kullanmıştır. Kusura bakmasın onun da acı sonu Abdüllatif Şener gibi olacaktır.

Artık tartışmasız bir şekilde ekonomin dümenine bu ülkenin bir milli değeri olan Milli görüş geleneğinden gelen ekonomist Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ geçecektir. Bunu bilen paralel yapı 30 mart seçimleri öncesi kendisiyle ilgili ahlaksız bir montaj kaset yayınlamış, ama bir ahlak ve fazilet abidesi olan sayın Kurtulmuş’a atılan bu leke tutmamıştır. Sayın Kurtulmuş yakın zaman başlattığı Kent Ekonomileri Forumlarıyla faiz-döviz-borsa şeytan üçgenine karşı KOBİ’lerin güçlendirilerek  üretime dayalı büyüme modeline ağırlık vereceğini açıkça göstermiştir.

Sayın Başbakanımızın güvendiği bir başka isim olan Nihat Zeybekçi ve yeni ekonomiden sorumlu başbakan yardımcısı olacak sayın Prof. Dr Numan Kurtulmuş birlikte hem paralel yapıyla hem de faiz lobisiyle etkin bir mücadele için ortak bir sinerji yaratacaklar.

Allah yar ve yardımcıları olsun.

YAZININ KAYNAĞI İÇİN TIKLAYIN