MEDYAGUNDEM.COM- Ünlü “iletişimci” Ali Atıf Bir 4 yıl evvel Postmedya isimli kimsenin adını bile bilmediği, yeni kurulmuş bir medya sitesine büyük “PR desteği” verirken bunu onun niye yaptığını anlamak için kendisini iyi tanımak gerekir.
Bunun yolu da Fatih Altaylı’dan geçiyor.
Altaylı 2007 yılında Medicat dergisine Sabah gazetesi genel yayın yönetmeni olarak verdiği röportajda Türkiye’ye Ali Atıf Bir’i iyi tanıtmıştı.
“Ali Atıf Bir’e 20 bin dolar maaş versem, beni de övmeye başlar” diyen Altaylı, Bir’in Hürriyet’ten neden kovulduğunu da anlatmıştı.
İşte Bir’i tanıtan Altaylı sözleri: (Röportaj için TIKLAYIN)
(…)
Ben Hürriyet’te bunun mücadelesini yıllarca verdim, hâlâ acısını çekiyorum. Malum Ali Atıf Bir… Ben Ali Atıf Bir’in Hürriyet’te yazmasına her zaman karşı çıktım. Bir sürü rezalet çıktı ortaya: Banvit’ten danışmanlık parası alıp Köytür’ü kötülemesi, menajerliği yaptığı adamın reklam filminde oynaması için reklam ajanslarını karalaması vesaire… İşi öyle bir hale getirdi ki sonunda Hürriyet’ten kovuldu bir anda.
Ben buna hep karşı çıktım. Buraya geldiğim zaman da Ali Bey’e, Ali Saydam’a bu konuda dikkatli olmasını söyledim. O da elinden gelen dikkati sarf etti herhalde, bilemiyorum. Ama ne kadar dikkat ederse etsin sonuç olarak dışarıdaki algılama farklı oluyor. Benim için önemli olan biraz da dışarıdaki algılamanın ne olduğu. O yüzden Ali Bey’e bu iş olmuyor bırakalım, dedim. Onun yerine bir akademisyene yazdırmaya başlattık. Herhangi bir şirketle doğrudan bağlantısı olmayan, sadece bazı siyasilere, Genelkurmay’a veya kamudaki başka bazı yerlere danışmanlık yapan bir akademisyene yazdırmaya başladık.
Şu andaki yazarlarımızın bilgim dışında bir danışmanlık bağlantısı var mıdır bilmiyorum. Ama olabilir. Birilerine bir şey yapıyorlardır belki ama bilgim dahilinde olan bir şey yok. Bilgim dahiline girdiği anda onlarla da yollarımızı ayırmaktan çekinmem. Gazeteci ekmeğini, evini geçindiren parayı gazeteden alacak, başka bir işten kazanmayacak. Televizyonculuk da, radyoculuk da olabilir ama temelde bu işi yapacak. Yani buradaki işini laf olsun diye yapmayacak. Ben bunu sporda da uygulamak istiyorum. Spor yazarlarımız gerçek spor yazarı olsun Kulüplerle doğrudan bağlantılı, işadamlarıyla doğrudan bağlantılı olanlar ya da hobi olarak spor yazarlığı yapanlar olmasın istiyorum. Ne bileyim, Fenerbahçe başkanının danışmanına, federasyon danışmanına yazı yazdırmam burada. Sabah gazetesinde bir danışman yazı yazacaksa da bu düzenli yazarlık şeklinde olmaz. Yazdığı zaman kim olduğunu, ne iş yaptığını yazarız, herkes bilir onun yazdığının bir şirketle ya da o şirketin rakipleriyle bağlantısı nedir ne değildir diye.
Ali Atıf Bir’den söz ettiniz. Yakın zamanda köşesinde sizinle ve Sabah gazetesiyle ilgili yazdı…
Ali Atıf Bir, büyük bir kinle benim aleyhime yazılar yazıyor çünkü biliyor benim onun Sabah’a gelmesini istemediğimi. Hürriyet’te çalışırken Sabah’a gelmek istedi. Ben aldırmadım. Turgay Bey’le görüştü reklam bölümünde iş yapmak için. Turgay Bey tabii tanımıyor onu, iyi bir reklamcı zannediyor. “Ben bu adamla çalışmak istemem” deyince -ki o zaman daha yayın yönetmeni de değildim- konu kapandı. Şimdi ondan dolayı bana saldırıyor, “Sabah kötü marka, Fatih Altaylı iğrenç” diye. Ben şunu biliyorum: Bunun gibi adamlara yirmi bin dolar maaş versem, “Gel kardeşim, otur burada” desem benim lehime de yazmaya başlayabilir ki böyle şeyler de olmuyor değil Türkiye’de.
(…)