MEDYAGÜNDEM- A Haber’de yayınlanan Selin Ongun’un sunduğu Bi Sormak Lazım programına katılan yazar Alev Alatlı, dikkat çeken açıklamalarda bulundu. “Beyaz Türkler Küstüler” adlı yeni romanında, Türkiye’nin “paçozlaşmasını” tartışan Alatlı, kamuoyunda dikkat çeken “paçozlaşma” ifadesini ve yaklaşımını faşistçe bulanlar için “Gitsin faşizm ne demek öğrensin!” dedi. Kamuoyunda tartışılan “Akil İnsanlar” listesi için Alatlı şu ifadeleri kullandı:
“Akil insanlar listesi benim için hiçtir! Memlekette senelerce Nazım Hikmet konuşuldu. Nazım Hikmet bir rant oldu. Akil İnsanlar olayının da buna dönüşmesinden korkuyorum.”
Açılımın ilk günlerinde Başbakan’ın aydınlarla buluştuğu kahvaltıya katılan Alev Alatlı, o toplantı için dikkat çeken bir değerlendirme yaptı: “Başbakan’ın aydınlarla buluştuğu kahvaltı felaketti! Korkaklık, düşündüğünü söylememek, orada kariyer icabı bulunmak, ahkam kesmek… Tüm bunları topladığınızda, ben orada olmaktan utandım. Allah Başbakan’ın yardımcısı olsun çünkü üzerinde ciddi yük var. İnşallah şansı yardım eder.”
Alev Alatlı’nın dikkat çeken diğer sözleri şöyle:
NİL KARAİBRAHİMGİL’İN NEŞAT ERTAŞ GAFI ACIKLI, BU TİPOLOJİ SEÇİMLERDE DE ŞAŞIRDI
Beyaz Türkleri 1940’lı yılların eğitim sisteminden ve bir batı tezgahından geçmişlik olarak tasnif ediyorum. Türklükle falan da alakası yok. Aslında kültür olarak yabancı, Anadolu’nun içinden bir türlü çıkamayan, anlamayan ve seferinde ne oluyor diye şaşıran, terminalojiyi tamamen kaybetmiş bir tipoloji çıktı ortaya. Mesela Nil Karaibrahimgil’in Neşat Ertaş gafı, acıklı. Yabancılaşmaya bak. Bu tipoloji her seferinde şaşırdı, seçimlerinde şaşırdı, müziğine şaşırdı…
ÖZELLİKLE AK PARTİ VE ELBETTE ÖZAL’LA BEYAZ TÜRKLER KÜSTÜ
Küskünlük Özal’ la başladı. Özal’a inanılmaz bir saldırı vardı. Özal’ın layık gördüğü itişi kakışı hiç kimseye layık görmedi bu beyaz Türk kesimi. Fakat Tayyip Erdoğan’ın başarısıyla birlikte öldü zannedilen kodların diri olduğu ortaya çıktı. Millet ne yapacağını şaşırdı. Kendine ait olduğu şeylerin ait olmadığını gördü. İlk defa bu kadar derinden bir köklü bir değişimle karşı karşıya. Küskünlük buradan.
PAÇOZLUK KELİMESİ PEK HOŞUMA GİTTİ. NİŞANTAŞI’NDA SOYSUZA YOLDURULAN GÜLLER VAR
Paçozluk kelimesi pek hoşuma gitti. Görsellik tarafı var. Soysuza yoldurulan güller var. Nişantaşı meselesinde otomobillerin geçmesi için yere serilme kırmızı halı inanılmaz bir paçozluktur Türkiye’de. Bu korkunç bir tüketim furyası, küstahlık bütün bunu bir biçimde geçiştirme…
KİTAPLARIMDA EZOP DİLİ KULLANMAM SOMUTLAŞTIRIRIM
Ben yalan söylemem ve insanları aşağılamam. Kitaplarımda ezop dili asla kullanmam somutlaştırırım. Ne demek istediğimi tam olarak anlatabilmek için somutlama yaparım ezop dili kullanmam. Evet romanlarımda Mustafa Sarıgül’ü doğrudan ismen kullandım. Ancak Türkiye’nin nabzını tutarım, teke tek insanlarla işim yok. Ben bir durum değerlendirilmesi yapıyorum. “
YAKLAŞIMIMI FAŞİSTÇE BULANLAR, GİTSİN FAŞİZM NE DEMEK ÖĞRENSİN!
Faşizmi bu kadar ulu orta bilmeden kullanan adama ne derim. Ne demek gidip onu öğrensinler.
ETRAF BALİNA OLUP YÜZMEK İSTEYEN, KARTAL OLUP UÇMAK İSTEYENLE VE BUNLARI YAPAMAYINCA HÜKÜMETE ÇEMKİRENLE DOLU
Etraf balina olup yüzmek aynı anda kartal olup uçmak isteyen ama bu ikisini yapamadığı zaman hükümete çemkiren insanlarla dolmaya başladı.
EBLEHLEŞME, HÖDÜKLEŞME TÜRKİYE’NİN YAŞADIĞI TAM PAÇOZLUK
Kuralsızlık ve kuralsızlığın da yetmediği bir tür, demokrasi, özgürlük v.s olarak adlandırılıyor. Türkiye’nin şu anda yaşadığı şey Filistinizm dedikleri yanı batı dünyasında Filistinizm olarak bilinen mesele. Eblehleşme de diyebilirsiniz ama inanılmaz bir düşüş, bir kalitesizleşme var. Beyaz Türklerin canı yanıyor tabi.
BAŞBAKAN’IN ZENCİ TÜRK İFADESİ AMACINI AŞTI
Amacını aştığını düşünüyorum tabi ki. Çünkü köle tarihini düşünürseniz zencilere ayıp. Beni en çok tedirgin eden lafların çok paldır küldür kullanılması.
BANA KİMSE KALKIP LİYAKATA PRİM VERİYORUM, DEMESİN
Bir partinin mensubu olarak iki satırla doktora alabilirsin. Bana kimse kalkıp liyakata prim veriyorum eşime, dostuma, hemşehrime, aşiretime, köklerime değil, cemaatime değil demesin. Görev ehil olanlara verilmez nepotizm mevcut.
CEMAAT EVLERİNDE, GÜLEN HAREKETİNDE ÇARLIK RUSYASINDAKİ GİBİ BİR DEĞERLENDİRME SİSTEMİ, CETVELİ VAR. B4 KODU, “İSLAMA GÖNLÜ YATKIN” ANLAMINA GELİYOR. ROMANDAKİ NİLGÜN KARAKTERİ B4. BANA BUNU ANLATAN KİŞİ, Bİ MESELENİN İÇİNDE. YAZDIĞIM DOĞRU. O YÜZDEN KİMSE BENİ ARAYIP YALANLAMAZ.
Bana bunu anlatan insanların kaliteli insanlar olduğunu baştan zaten görüyorum. Anlatan işin içinde, yalan söylemiyor. Ne diyeceksiniz, kendiniz reddetmeniz lazım. Ben hiçbir meseleyi, ne romanda ne de konuşurken kafamın arkasında en az yarım sayfa dipnot olmadan konuşmam.
BİRİLERİNİ EĞLENDİRMEK İÇİN DEĞİL UYARMAK İÇİN YAZARIM. HAL BÖYLE OLUNCA DA NİTELİKLİ TARTIŞMA ÇIKMIYOR
BU KİTAP SUSKUNLUK SUİKASTİNE UĞRAYABİLİR, AMA BU KİTAP BENİM ZEKATIMDIR. ZEKATIN DA HESABI SORULMAZ
Benim derdim uyarı! Ben bu ülkenin nabzını iyi tutarım ve ağır yurtseverim. Ben uyarmak için yazıyorum. İnsanlar paçozlaşma içindeki rollerini görmekten inciniyor, hoşlarına gitmiyor. O yüzden susuyorlar. Kimseyi eğlendirmek için yazmıyorum uyarmak için yazıyorum. Eğlenceli biri değilim. Kitaplar da eğlenceli değil. Hal böyle olunca doğru dürüst bir tartışma başlatmak hakikaten çok zor. Suskunluk suikastı diye bir kavram vardır. Görmezden gelirsiniz ve iş gider kaybedersiniz. Bu kitap da öyle olabilir ama benim için fark etmez çünkü ölümden sonra yaşamaya inanırım. Şu anlamda söylüyorum; insanlar varlıklarının zekatını vermeliler. Ben bu ülkenin bana verdiğinin zekatını vermek istiyorum. O zekat da bu kitaplar. İsteyen alır. Zekatın nereye gittiğinin hesabı sorulmaz. Ama siz verirsiniz.