İki gün önce attığı manşet ve yazdığı köşe yazısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “ayar” vermeye kalkışan Diriliş Postası gazetesi sahibi Hakan Albayrak’a ayarın kralı kendi gazetesinin yazarından geldi. Mazhar Bağlı, zehir zemberek bir yazıyla o gazeteden ayrıldı. İşte yazısı:
Mazhar Bağlı – Başlamadan bitirmek
Kendisiyle eskiye dayanan bir dostluğum olan Hakan Albayrak, bana Genel Yayın Yönetmenliği’ni yaptığı, görece daha “temiz” olduğunu söylediği bir gazetede yazarlık teklif edince koşulsuz bir şekilde kabul ettim.
Ben Sayın Albayrak’ın samimiyetini ve dostluğunu bizzat görmüş birisiyim. Birlikte “kutlu bir yolculuk” yapmanın hukuku da ayrıca beni bu teklifi kabul etmeye mecbur bırakmıştı.
Her neyse gazete, çıktığından bu yana özellikle giderek kaybettiğimize inandığım deruni bakışa, estetik çaba ve medeniyet tasavvuruna katkıda bulunacak yolda bir atlama taşı olmayı denemek demekti.
Ancak olmadı, gazetemiz “büyük ailenin” kendi iç meselelerinde taraf olmak gibi yanlış bir yola girdi. Bu durumda bana düşen bu işi hiç uzatmadan ayrılmaktır.
Benim siyasetteki rotam ve tarafım bellidir. Ben, uzun bir süreden beri (Osmanlının son dönemlerinden bu yana) millet iradesi üzerinde vesayet kuran oligarşiyi bertaraf eden kişinin Recep Tayyip Erdoğan olduğuna inanıyorum ve biliyorum.
Vesayete karşı olan tüm kesimleri bir büyük aile haline getiren ve bu aileye rehberlik eden de odur. Bugün sahip olduğumuz kazanımların kimin sayesinde olduğunu da bilenlerdenim.
Gezi kalkışmasını da 17-25 Aralık Darbe Girişimi’ni de Cumhurbaşkanımızın tek başına hem kendi hem de ailesinin hayatı pahasına bertaraf ettiğini bizzat gördüm.
Bütün bu süreçlerde yara alan, hakaret edilen ve her gün itibar suikastine uğrayan biri olarak birilerinin haddini aşıp Sayın Erdoğan’a “sen işine bak” gibi beylik cümlelerle tavsiyelerde bulunmasını da asla içime sindirmem. Bunu söyleyen kim olursa olsun hiç fark etmez. Böyle bir ortamda bulunmamın bir fayda getireceğini de asla düşünmem.
Kürt meselesinin barışçıl bir yolla çözülmesi için tüm riskleri omuzlayan ve akan kanın durması için çabalayan birisine HDP/PKK ağzıyla seslenmek “barış geliyor, pişmiş aşa su katma” gibi haddini aşan ifadeleri normal bir eleştiri olarak görmem mümkün değildir. Demek ki Sayın Albayrak ile birbirimizi yanlış tanımışız.
Her konuşmasında “millete hizmetkar olmaya” geldiğini söyleyen bir lidere karşı kullanılan üslup doğru değildir.
Anadolu’da kafasına eski model beyaz trafik polisi şapkası geçirip seyrüseferi idare etmeye çalışan bazı meczup tipler vardır. Durumdan vazife çıkartıp her sürücüye ayar vermeye kalkışır, kendilerince vaziyeti idare ederler. Siyasetin el’an içinde bulunduğu durumdan vazife çıkartıp ayar vermeye kalkışanları da böyle görüyorum.
Unutulmasın ki siyasette ortaya çıkacak olan mahzurların, krizlerin, anlaşmazlıkların iz’ale yolu yine siyasettir. Dışarıdan akıl verip ayar çekmeye çalışan kim olursa olsun vesayetçidir, cuntacıdır her kim olursa olsun…
Biz birilerinin vesayetini bertaraf ederken kendi mahallemizin oligarşisini kurmak için değil, millet iradesi tecelli etsin diye yaptık. Kimse siyasetçilere ayar vermeye kalkışmasın, Hakan Albayrak da dahil.
Ve unutulmasın ki kişi lideriyle asla yarışmamalıdır!
Artık Diriliş Postası’nda yazmayacağım. Vesselam.
daha kimler dökülecek bakalım gül ü bülbülü arıncı karıncı çekçeki gökçeki derken şimdi de hakan makan nasıl kıskanıyorlar ayzını kırayım hepsinin
Ne kadar doğru söylemiş: “Biz birilerinin vesayetini bertaraf ederken kendi mahallemizin oligarşisini kurmak için değil, millet iradesi tecelli etsin diye yaptık … Ve unutulmasın ki kişi lideriyle asla yarışmamalıdır!”
tevazu, edep ve terbiye.. önümüzdeki dönemin en yakıcı konuları olacak.. yani davaya akıllı adam lazım.. bir avuç akıllı adam da olsa yeter