Hükümeti yıkmaya yönelik Batı destekli kalkışmanın başlamasıyla kendisine bağlı yayın organlarından Başbakan Erdoğan aleyhine yayınlar yapılan Fethullah Gülen, siyasi mesajlar vermeye devam ediyor. Başbakan’ın, Batı destekli isyancılara “çapulcu” demesini yanlış bulduğunu ima eden Fethullah Gülen’e Akit Gazetesi yazarı Ali İhsan Karahasanoğlu sert tepki gösteren bir yazı yazdı.
Önceki gün yayınlansa da Karahasanoğlu’nun yazısı paylaşım rekorları kırdı.
İşte o yazı:
(…)
Şu sözü duydun mu hocam: “Ya hakkı söyle, ya da sus”!
Doğru hocam, “çapulcu ifadesi”ni kullanmayalım..
Ama bunu söylerken, “çapulcu” denilenlere de bazı uyarıların olmalı değil miydi hocam?
Madem konuya girdin..
28 Şubat sürecinde de sergilediğin, o malum alışkanlığı sürdürmek.. Hep bize nasihat edip, çok daha ağır hataları, küfürleri, münafıklıkları görmezden gelmek, ne derece doğrudur, hocam?
“Çapulcu” demeyelim..
Peki, demeyelim..
“Haydi arkadaşlar, polis kıyafeti giyip, halkın içine karışalım. Ortalığı karıştıralım” diyenler hakkında bir fikriniz var mı, hocam?
Bir açıklamanız olmadığına göre, itirazınız yok gibi algılasak, onaylamışsınız gibi yorumlasak, yanlış yapar mıyız hocam?
Mesela, polise taş atalım mı hocam?
Arkadaşlar, “Taş yetmez, molotof” diyorlar, o serbest midir, hocam?
“Müftü karısıyım” diye ortaya çıkana ne diyelim hocam?
“Geleceğin cennetlik anası” diye, elini öpelim mi hocam?
Taksim’de bikinisi ile dans edene ne diyelim?
Onun da, ayağının altını öpelim, gelecekte ne olacak, bilinmez.. Değil mi hocam!..
Camiye ayakkabıları ile girmiş gençler vardı..
Elverdiğince, o gençlere eleştirileri, bir sınırda tuttuk.. Hassas bir konu idi.. “Onlar elebaşı değil, onlar birer kukla” dedik….
Bu ifadeyi de kullanmayalım, değil mi hocam..
Doğan Haber Ajansı’nın çektiği bir videoyu, defalarca izledim.
Sırf Süleyman Gündüz’ün, “Camide içki içilmemiş” açıklamasında doğruluk payı olabilir mi, “Gençler lehine bir çıkarımda bulunabilir miyim” diye..
Ama videoları izledikçe, tepem attı, sinirlendim, kahroldum..
Neydi o seyrettiğim görüntüler?
Şunlardı hocam.
Cami içinde, ortalık yere ayakkabıları ile oturmuş gençler. Hiç de öyle, panik durumu yok. Bir polis kovalaması sonrasında sığınılan bir cami içindeki telaş hali yok.. Kimisinin elinde sigara.. Kimisinin elinde cep telefonu. Hani herhangi bir sokakta insanlar ne durumda ise. Aynısı cami içinde..
Daha önemlisi..
Doğan Haber Ajansı’nın muhabiri de, minberin ne olduğunu bilmiyor olmalı ki..
Ardı ardına, minberin en üst noktasına çıkıp çıkıp inen birkaç kişiyi çekiyor..
Kocaman cami..
Minberde ne var ki, merdivenlerinden çıkıp çıkıp iniyorlar? Hem de ayaklarındaki ayakkabı ile..
Dahası var..
Kamera yavaş yavaş, minberin solundan, mihraba doğru görüntüleri aktarıyor.
Gençler ayakkabıları ile bağdaş kurmuş sohbet ediyorlar, minberin hemen dibinde..
Ama o ne?
Mihraba doğru geliyoruz..
İmamın secde ettiği bölüme..
Al işte.. Mihraba sırtını vererek oturmuş bir ayakkabılı genç daha..
Elinde su şişesi..
Küçük bir cami olsa, “Yer bulamamış genç çocuk” diyeceğim. Ama koskoca cami..
Ve gelip, tam da mihraptaki çıkıntıya oturmuş. Ayakkabısı ile bağdaş kurmuş kardeşimiz..
Doğan Haber Ajansı’nın muhabiri, bu sefer uyanıyor. Gencin dikey olarak yarı görüntüsünü veriyor, bir ayağı tümü ile göründükten sonra, diğer ayağını çekmeden, geri döndürüyor kamerayı.. Rezaletin farkına varıyor, o da..
Şimdi, bu kardeşimize ben kızmamalı mıydım hocam..
Sinirlenmemeli, “Geleceğin Halid Bin Velid’leri” diyerek, gıpta ile mi bakmalıydım hocam?..
Günaha mı girdim, hocam..
Sırf camide yaşadığımız o çirkin görüntüye, Allah için kızdığımdan..
Yoksa cehennemlik mi oldum ben hocam?
Dahası var..
Başbakan’a küfürler.. Ailesine küfürler..
Onlarla da ilgili bir çift sözünüz olacak mı hocam?
Yoksa, “Onlar yarının Halid bin Velid’leri olabilir” diye, küfürleri de hoşgörü ile mi karşılamalıyız hocam?
Bir komiserimiz öldü, bu gösteriler sebebi ile hocam..
Onun ölümüne sebep olanlara bir çift sözünüz yok mu hocam?..
Bir başka gencimiz, otoyolu trafiğe kapatan göstericiler yüzünden, duramayan bir aracın çarpması ile öldü..
Bu gencin katili, kim Hocam?
Bir polisimiz, “Beni sıkıştırdılar, korktum, linç edileceğimi sandım. Havaya ateş ettim” diyor.. Ve karşısındaki bir genç ölüyor..
O gencin katili kim, hocam?
Bir diğer genç de, “5 gündür uykusuzum..” diyerek çıktığı gösteride, belirsiz bir şekilde hayatın kaybetti..
“Dört insan”ımız, “üç ağaç” için can verdi..
Bu kirli oyuna itiraz etmek, günah mıdır hocam!
“Ya hakkı söyle, ya da sus” diye bir söz, hiç duydunuz mu hocam?
(…)
Yazık! Müslümanlar birbirine düşmüş acımasızca eleştiriler ve suçlamalar karşılıklı yağmur gibi yağıyor.Buna en çok kim seviniyor dersiniz?İslam düşmanlarının bir şey yapmasına gerek yok!Biz zaten birbirimize yeteriz!
Allah herkese akıl fikir versin! Amin!
hırsızın hiç suçu yok yani öyle mi ? cemaatin üst yönetimi ne zaman zorda kalsa daima kıvırdılar. demirel’ci oldular ecevit’çi oldular okullarının anahtarlarını askere verdiler erbakanı sattılar,üniversiteye genç kızlar başları örtülü olduğu için alınmadıklarında onları da sattılar, İSKENDER PALA nın ”İKİ DARBE ARASINDA” adlı kitabını oku istersen. cemaatin dönekliği üstü kapalı anlatıyor. mavi marmarada israilci oldular. ihvan a evlerinize dönün diye yazı yazan cemaat yazarı HAMAS ı terörist ilan etmişti. bunları görmeyelim mi ? bugün de RTE yi sattılar. bunları söyleyince cemaat yazarları gayretullaha dokunur böyle şeyler söylemeyin diyorlar. herkes kendine çeki düzen versin cemaatin yöneticilerinin derdi İSLAM değil kendi gemilerini yüzdürmek. inş. sizde uyanırsınız