Yaşananlar “Haydi oylar CHP’ye” hazırlığı mı?
Osman Şimşek bey..
Buyurmuşlar ki, “Geçtiğimiz gün maalesef bir gazete ‘Darbeciye Okul Erdoğan’a öfke’ manşetiyle çok büyük bir haksızlık yaptı.”
Önce düzeltelim..
O, “bir gazete” değil..
O akit.
28 Şubat sürecinde hani bize diyordunuz ya: “Hocaefendi’yi biz bile, sizin kadar savunamadık” diye..
İşte o gazete…
Ali Kırca’nın, Dinç Bilgin’in hortumladığı paraların karşılığı olarak Hocaefendi’ye hakaret için yayınladığı montajlanmış kasetlerin arka planını, akit deşifre etmişti..
Hocaefendi’ye yapılan saldırının, Etibank’ta hortumlanan trilyonların bedeli olduğunu akit ifşa etmişti..
Osman beye bunu hatırlatıp, devam edelim editör’den aktarıma: “Hocaefendi’nin daha önce de onlarca kez anlattığı ve bir elbise gibi ortaya koyduğu Firavun misalini çarpıttı.”
Ortada bir çarpıtma olduğu iddia edilecek ise.
Önce Hocaefendi’nin açıklamaları için bunu dile getirmek gerekmez miydi?..
Öyle ya..
Hocaefendinin açıklamalarını, cemaat kaynaklarından alıp dinliyorum.
Dershanelerle ilgili olduğu ileri sürülen bu konuşmalarda..
Tek bir yerde “dershane” diye bir ifade geçmiyor..
Konuşmanın takdimine bakıyorum..
Başlığı bile “Eğitime darbe planı”..
Takdim “Eğitime darbe planı..
İçinde ise, “müessese” kelimesi geçiyor, “hizmet” geçiyor da.
Dershane geçmiyor..
“Muhterem Hocamız 20 dakika kadar sohbet etti ve ‘Eğitime Darbe Planı’ ile alakalı mütalaalarını anlattı” deniliyor ama..
Yine konuşmanın içinde ne “eğitim”, ne “darbe” ne “plan” yok..
O zaman soru şu: “Osman Şimşek, kendisi mi konuşmanın anlamını tayin ve tespit ediyor?.. Konuşmanın hangi anlama geldiğini, Osman bey mi, takdir ve tespit ediyor?..”
Bize suçlama yöneltmeden önce, bunu cevaplaması gerekirdi Osman beyin..
Dahası var..
“Darbeciye okul, Erdoğan’a öfke” başlığının da, gerçeklere ters bir yönü yok..
Gerçekten, Çevik Bir’e mektup yazılmış..
Dershanelerin devlete devredilmesi önerilmiş..
Şimdi dershanelerin okula dönüştürülmesi girişimine ise, “öfke” ile karşılık veriliyor..
Evet, bu başlık kullanıldıktan sonra, Hocaefendi’nin, bu hükümet döneminde de dershaneleri devlete teklif ettiği yönünde açıklamalar geldi ama..
Hem tek taraflı..
Hem de, bizim haberimizden sonra..
Bizim haberimizden önce, aktarsaydınız ya, bu bilgiyi okuyucularınıza..
Sadece siz biliyorsunuz..
Muhataplarınız da, henüz doğrulamış değil..
Açıklamalarınızla, tam zıt bir görüntü sergiliyorsunuz..
Ne zaman ki, “Darbeciye okul, Erdoğan’a öfke” diyoruz..
Bu sefer, “Bu hükümet döneminde de, aynı teklifi yaptık” açıklaması yapılıyor.
Oysa, kimseden okulunu devlete devretmesi de istenmiyor..
“Dershaneyi, siz okula dönüştürün, yönetin” deniliyor..
Ama tüm bu tartışmaların odağında ne var?
Biraz, ona değinmek gerekiyor..
Aylar öncesinden kulağımıza gelen duyumlar vardı..
“Dedikodu merkezi değiliz.. Ayrıca, dindar insanlara karşı, bir yazmadan önce… 30 defa düşünmemiz gerekir” hasassiyeti ile hiç gündeme getirmedik.
Birebir anlatımları, imaları, “Samimi olamazsınız” şeklinde, belki de gereksiz bir nezaket ile karşılayıp, “Fevri bir tepkidir.. Acemiliğin getirdiği bir cesaret göstergesidir. Geçer..” düşüncesi ile görmezden gelmeye çalıştık..
Köşelerden benzeri imaları, es geçtik..
Ama sonunda, Gazeteciler Yazarlar Vakfı Başkanı Mustafa Yeşil, söyleyeceğini söyledi..
Cemaatin AK Parti’ye oy vermeyebileceğini televizyon ekranlarından, seslendirdi..
“Dün Ak Parti’ye oy verme gerekçeleri neyse.. o insanlar bu gerekçelerin hangisini kendilerine esas alarak oy vermişlerse.. bugün o gerekçeler kaybolursa, bu insanlar tabii ki bu partiye oy vermeyebilirler ve vermezler.”
Buradaki kasıt, dini hassasiyetlere daha saygılı bir aday/parti lehine tercih değişikliği olsa..
Hiç tartışmaya bile girmem.
Ama bu değişiklik, Hocaefendi’ye bir bardak suyu çok gören CHP’ye geçiş olursa..
Ki bunun işaretlerini veriyorlar..
Artık bu konudaki iddiaları, dedikodu noktasından çıkarıp, televizyon ekranlarından, hazırlık cümleleri ile dillendiriyorlarsa..
Bizim de artık bir hatırlatma yapmamız gerekir..
Dün 28 Şubat sürecinde gösteremediğiniz cesaret, bugün nasıl ayağınıza dolanıyorsa.. O günlerdeki çekingenliğinizi, bugün inkar etmeye çalışıyorsanız..
Yarın da, bugünkü bu tavrınız ayağınıza dolanır.. İnkar etme ihtiyacı hissedersiniz..
“Osman Şimşek, şahsi kanaati olarak o sunumları yapmış. Mustafa Yeşil, bireysel olarak o açıklamayı yapmış.. Hocaefendi’nin bir açıklaması yoktu” kaçışları da, cemaati vicdani sorumluluktan kurtaramaz..
Evet, O, “bir gazete” değil.. O akit, AKİT! Bu ülkenin yüz akı, 28 Şubat ve Şubat’çılar posta koyan Gazete, Akit’tir. Bugün kabadayılık yapan sözüm ona tirajı en yüksek gazetecikler 28 Şubat’ta ya işbirliği içindeydiler ya da kapı deliklerinden olayları takip ediyorlardı. Zaten oy verdiğiniz falan da yoktur sadece verdik diyorsunuz, taban her zaman olması gereken yerde olacağından, sizlere de güzel bir ders vereceğinden emin olun. Tabanın da gözü açıldı, neyin ne olduğunu çok iyi biliyor. Artık sorgulamasını bilen bir taban olduğunu seçimlerde göreceksiniz. Baronlarla nasıl bir işbirliği içerisinde olduğunuzu Anadolu’nu en ücra köşesindeki vatandaşımız bile bilmektedir. Aydın Doğan abinizle kankalaığınızı unutmadık.
28 subat surecinde tarafin ortaya cikardigi bekgeleri onlara servis eden ve ergenekonu desifre eden cesaretle yaraya nesteri vuranin hizmet oldugunu cumle alem biliyor. Simdi bu fedakar insanlara ihtiyaciniz kalmadigini zannederek her yoldan hizmet hareketine alternatif vakiflar ve cematleri desteklemeye baslamaniz ve hareketi etkisizlestirme cabalarinizi gozden gecirmeden bu tur ithamlarda bulunmak basiretsizligin gostergesidir. Ergenokonla mucadele eden kadrolari tasfiye etmekle kalmadiniz. Simdi de camur kampanyalarla ergenekonculari sevindiirmektesiniz. Acaba siz hizmetin yurtlarina evlerine diger muesseselerine yapacaginiz diger operasyonlar icin hazirlik icinde olmus olmayasiniz. Iktidar sizde olduguna gore gonul almakta size duser tevazu da size duser.