Gülen örgütünün medyadaki azılı tetikçilerinden, başına gelecekleri bildiğinden soluğu ABD’ye kaçmakta alan ve paralel BUGÜN gazetesinin Washington temsilciliğine getirilen Adem Yavuz Arslan’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’n ABD’deki temasları sırasında nasıl bir provokasyon yaptığını bugün Yeni Akit gazetesi genel yayın yönetmeni Hasan Karakaya yazdı.
Erdoğan’la birlikteki gazeteci heyetinde de yer alan Karakaya, Adem Yavuz Arslan’ın nasıl provokasyon yaptığını anlattı.
Yazısındaki o bölüm şöyle:
OTELDEN ATMA OLAYI
New York’ta bulunduğumuz süre içinde; bir de “tatsız olaylar”a şahit olduk… Gerek Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve bizim kaldığımız Peninsula Oteli’nin önünde, gerek TURKEN Vakfı’nın yemek verdiği Mandarin Oteli’nin önünde “bir avuç çapulcu” protesto gösterisi yaptı…
“Bir avuç çapulcu” diyorum, gerçekten de “bir avuç”tular!.. İçlerinde ADD’liler vardı, TGB’liler vardı, Çarşı’cılar vardı!..
Bizim kaldığımız otelin önündekiler “14 kişi”ydi, yemek verilen otelin önündekiler ise, toplam “17 kişi”ydi!..
Hani; “Boş teneke çok ses çıkarır”mış ya; bunlar da “boş sloganlar” atıp, çok ses çıkardılar.
Aslında, yazmaya bile değmezlerdi ama “tatsızlık” deyince, bir kanat çırpıp, geçeyim dedim…
Çünkü asıl “tatsızlık” çıkaran, Bugün gazetesi Washington Temsilcisi Adem Yavuz Arslan oldu…
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, Peninsula Oteli’nde ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’le “bir buçuk saatlik görüşme”si esnasında, otele gelmiş!..
Amacı, elbette “bilgi” almak veya “haber” yapmak değil… Tam aksine “provokasyon” çıkarıp, “kendisi haber olmak!”
Nitekim, başardı da!..
“Paralel Medya”da haber oldu!..
Ben, “olaydan 5-10 dakika” sonra otele geldiğim için, “ne olduğunu” korumalardan öğrendim…
Erdoğan’ın korumaları uyarmış kendisini: “Otelin içinde gazeteci yok… Sen de dışarı çık!”
Ama, Adem Yavuz Arslan çıkmamış… Korumalar da, tutmuş kolundan, atmış dışarı!..
Yani, öyle “darp” filan yok…
Ama, ona göre; neredeyse “linç” edilmiş!.. Be adam; herhangi bir yumruk-tekme veya “darp” varsa, hastaneye gidip, niye “rapor” almadın, niye “şikâyetçi” olmadın?!?..
Dedim ya; adam “haber” olmak istiyordu!.. “Provokasyonu” ile bunu başardı…
BU NE PİŞKİNLİK?
Ben, “New York’taki Türklerle Sohbet”ten döndüğümde; Adem Yavuz Arslan, otelin önünde durup, sağ-sola bakınıyordu…
Beni gördü, bir şeyler söyleyecek oldu ama, ben “yüzüne bile bakmadan” yürüdüm geçtim…
Bu ne “pişkinlik”tir, bu ne “yüzsüzlük”tür ki; “Gazetem ve çocuklarım” hakkında “olmadık iftiralar” atacak, “hakaret”ler yağdıracak, sonra da benimle konuşmak isteyeceksin!..
Pişkinliğin bu kadarına pes!..
Benden birkaç dakika önce, bir başka arkadaşım gelmiş otele…
Hemen başlamış yakınmaya;
“Aaabii; korumalar bana böyle böyle yaptılar… Bana sahip çıkın!”
Arkadaşım da, “hangi cür’etle” anlamında yüzüne bakmış, tek kelime bile etmeden yürümüş gitmiş!..
Gerçekten de, hangi cür’etle?..
Adem Yavuz Arslan’ın; “aman” dilediği, “Bana sahip çıkın” dediği arkadaşla ilgili o kadar “hedef gösterici” yazısı var ki, bırakın sahip çıkmayı, suratının ortasına yumruk indirmediğine şükretsin!..
Sen sahip çıkılacak adam mısın Adem Yavuz Arslan?.. Bana sorarsan, sen “adam” bile değilsin!.. Sen, “Abi”lerinden duyduğun “yalan”larla “tetikçilik” yapan, “provokatörlük” peşinde koşan ve “sürekli hedef gösterici yazılar” yazan bir “zavallı”sın!..
keşke kafayı gözü kırsalarmış hain maklubeci seni..