Vakfın kafası hayli karışık!
ALİ İHSAN KARAHASANOĞLU/YENİ AKİT
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı dün bir açıklama yaptı..
Açıklamada hayli kafa karışıklıkları vardı..
Açıklamanın kimin adına yapıldığından tutun..
Eleştirilere cevap verilirken, farklı çıkış noktalarından hareket edilmesine kadar..
Hemen bir hatırlatma yapayım..
Açıklama, Hocaefendi’ye mal edildi ama..
Biz yine vakfa yöneltelim, eleştirimizi..
“Gezi Parkı eylemlerinin arkasında Hizmet Hareketi vardı” suçlaması, tabii ki haksız bir isnat..
Ama bu haksız isnada yönelik cevap verilirken, “Hizmet Hareketi, insanların şiddete başvurmayan barışçıl protesto hakkına demokrasiye saygının gereği karşı değildir” denilmesi, hiç de şık olmamıştır..
Neye karşı değilsiniz siz?
Polise molotof atılmasına..
Belediye araçlarının yakılmasına..
Camiye ayakkabı ile girilmesine..
Başbakan’a küfür edilmesine..
Bunlara karşı değil misiniz?
Ne demek, “protestoların tamamen çevreci duyarlılıkla ve barışçıl olduğu ilk günler”den kastınız?
Bazı AK Partililerin bireysel açıklamalarını kendinize destek almanızdaki amaç ne?
Siz “vakıf adına” açıklama yapıyorsunuz..
AK Partili bir milletvekili.. AK Partili bir bakan.. Şu tarihte.. O güne kadarki olay için, bir kısa değerlendirme yapmış olabilir..
Ama siz, bu açıklamayı 13 Ağustos’ta yapıyorsunuz..
Hem de tekil şahıs olarak değil.. Vakıf adına.. Birden fazla kişi toplanıp, şu konuda tam bir mutabakata mı vardınız siz: “Protestoların ilk günleri, tamamen çevreci duyarlılıkla ve barışçıl idi..”
Gerçekten böyle miydi?
Açıklamada şu da var: “Hizmet’e sempati duyan bazı kimselerin çevreci duyarlılıklarla ve kendi şahsi iradeleriyle ilk günlerde olumlu bakmış olmaları, topyekûn Hizmet Hareketi’nin bir tür komplo içinde olduğu anlamına gelmez.”
Bu tesbiti yaptığınız için sorma ihtiyacı hissediyorum..
Hizmet’e sempati duyanlar kimler?
Şahin Alpay.. Mehmet Altan’lar mı?
Yoksa İhsan Dağı’lar mı?
Ve daha önemli bir soru: “Eylemler başlangıçta masum ise, açıklamanızın sonraki bölümünde hareketinizin dışında olduğunu söylediğiniz ‘komplo’dan kastınız nedir peki?”
Açıklamada, “Gezi eylemcilerini Hizmet’e yakın savcı ve hâkimler tutuklamayıp salıvermiştir” iddiası da ciddiye alınıp, cevaplanmış..
Cevap şu: “Bütün savcı ve hakimler kamu görevlisi olup HSYK’nın yetkilendirme ve denetimine tabidir. Şayet yapılan görevin ifası konusunda yanlışlıklar varsa, sorumluluk Adalet Bakanlığı ve HSYK’ya aittir.”
Aynı taktikle, polisler için de benzer bir cevap var..
Deniyor ya, polisler için: “Gereksiz şiddet uygulayanlar vardı.. Ayrıca gerçekten suç işleyenlere karşı da gerekli takibatlar yapılmadı..”
Buna karşı da, şöyle deniyor vakıf açıklamasında: “Kolluk güçleri kamu görevlisi olup İçişleri Bakanlığı’nın yetkilendirme ve denetimine tabidir. Hükümetin emrindeki kolluk kuvvetlerinin yaptıklarının sorumluluğunu bir sivil toplum hareketine mal etmek mantık dışıdır.”
Sonrasında da, bazı iddialar tekrarlanmış.. Ama iddiaların doğru olduğu adeta ima edilerek: “Kaldı ki, son dönemde medyada sıklıkla yer alan bazı haber ve yazılar sayesinde Hizmet’e yakın olduğu iddia edilen yargı mensuplarının zaten tasfiye edildiği de kamuoyunun bilgisi dahilindedir.”
Dikkat edin: “Kamuoyunun bilgisi dahilindedir” deniliyor, açıklamada.
Yani “Bu iddia doğrudur” demeye getiriliyor..
Bunlar, çok kolaycı cevaplar değil mi?
Eğer tüm sorumluluk Adalet Bakanlığı’nda ise… İçişleri Bakanlığı’nda ise..
Hizmet dediğiniz şey ne?
Hizmet diye, neyi kastediyorsunuz siz?
Tasfiyeden kastınız ne? Sıkıntısını izhar ettiğiniz hususlardaki itirazlar niye?
Adalet Bakanlığı sorumlu ise..
İçişleri Bakanlığı sorumlu ise..
İstediğinin atamasını, istediği yere yapar..
Niye itiraz ediyorsunuz?.
Hem sorumluluğunuz yok.. Hem de icracı bakanlık mı yapmak istiyorsunuz?.
Ben yine iyi niyetimi koruyayım.
Vakfın açıklamasını kaleme alanların kafa karışıklığına vereyim bu ifadeyi..
Peki şu ifadeye ne diyeceğiz:
“Üstelik uzun zamandır tutuklu yargılamaları problem olarak gören çevrelerin, şimdi ‘Yargı neden tutuklamıyor’ diye şikâyetçi olmaları da büyük bir tutarsızlıktır.”
Kusura bakmayın ama, tutarsızlık sizde sayın vakıf yöneticileri..
“Tutuklu yargılamaları problem görenler”in, “Son olaylarda niye tutuklama yok” diye bir itirazları yok ki..
“Tutuklu yargılamaları problem görenler” Ergenekoncular.. Darbeciler..
Onların bugün, “Gezi olaylarında niye tutuklama çıkmıyor” diye bir itirazları yok.. İtirazı olanlar, “Darbeciler tutuklu yargılanmalı” diyenler.. Bizler..
Görüyorsunuz işte.. Vakıftaki kafa karışıklığı, açıklamaya da sirayet etmiş.. Daha üç maddede, köşemiz doldu.. Umarım, açıklamalarına açıklık getirirler de.. Kafa karışıklığını giderirler..
Bence ALİ İHSAN KARAHASANOĞLU yazarlığı bırakmalı. Bir kere sorduğu soruların bir kısmının cevabını kendisi yazısında vermiş. Böyle bir adamı kim ciddiye alıp cevap verir ki şimdi… Bakın ben bile burada alelade bir okuyucu olarak adama cevap verip onun seviyesine inmek istemeyip bu kadar boş yazı yazıyorum buraya. Düşünün artık bu yazının seviyesinin benim nezdimde ne olduğunu… Alelade bir vatandaş bile cevap vermeyi kendine layık görmüyorsa, koskoca GYV mı kaale alacak Allah aşkına…
Hahaha komik misin arkadasim? Ilk paragraftan biraktim okumayi, adamlar “siddete basvurmayan demokratik ve bariscil” demis, sen gitmistin “polise molotof” vs. diyorsun. Okudugunu da anlamiyor, yazar olmus.
İman etmedikçe cennete giremeyeceksiniz ,birbirinizi sevmedikçe iman etmiş sayılmayacaksınız.Müslüman müslümanın kardeşidir.Sayın yazar sayın Bülent Arınç’ın ifadelerinden ne anladınız acaba.Hala aynı düşüncede ısrarcı mısınız ?Müslüman kardeşliği üzerinden oynanan bu oyunun piyonları olmayın lütfen. allah yolunda hizmet edenlerin yani sizin bizim cümle müslümanların yardımcısı olsun rabbim kardeşliğimizi bozmasın pekiştirsin kötülere fitnecilere münafıklara fırsat vermasin inşallah
Yeni Şafak’ta Cem Küçük, hizmeti suçlayarak ‘neden yargı tutuklamıyor..’ minvalinde yazı yazmıştı. http://yenisafak.com.tr/yazarlar/CemKucuk/yeni-vesayet-yargi-eliyle-direnmeye-calisiyor/38673
http://yenisafak.com.tr/yazarlar/CemKucuk/yeni-vesayet-yargi-eliyle-direnmeye-calisiyor/38673
CEM KÜÇÜK – YENİ ŞAFAK
.. hükümeti zor durumda bırakmak için bu sefer polis ve yargının içindeki vesayet uzantıları harekete geçti.
Gezi Parkı eylemlerinin başladığı gün mahkeme yürütmeyi durdurma kararı verdi. Başbakan Erdoğan o gün bu karara ateş püskürmüştü.
Ethem Sarısülük polis memuru A.Ş.’nin silahından edilen ateşle hayatını kaybetmişti. Mahkeme o polis memurunu tutuksuz yargılamaya hükmetti.
Gezi Parkı eylemcilerine pala ile saldıran ve gözaltına alınan Sabri Çelebi tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Yurtdışı yasağı ve adli kontrol
takibi olmayan Çelebi akabinde Fas’a kaçtı.
BU İFADELERLE NE DEMEK İSTİYOR? “NEDEN TUTUKLAMADINIZ” DİYEREK HİZMETİ SUÇLUYOR..
Harbiden ne kadar kotu bir yazi yahu. Insallah yazarin baska bir zanaati vardir. Yoksa gecim zor.
GYV yazisi gayet net. “Anlamadim, tutarsiz” deyip bir ton anlamsiz soru israfi yerine mantikli karsi argumanlar uretseniz?