Karmaşık bir veda
Radikal’de yazmaya başlayalı 3 yıldan fazla zaman oldu. Bana sorarsanız, ‘baharı görmeden yaz geldi geçti’.
O süreçte başka teklifler de almıştım. Elimin tersiyle bir kenara itemeyeceğim, benim için mana ve kıymet ifade eden tekliflerdi.
Ama İsmet Berkan’ın Radikal’de yazma önerisi, hepsine galip geldi.
Yazı dizisi ve yorum sayfalarından Radikal’le, Yeni Yüzyıl gazetesindeki teşrik-i mesaimizden de İsmet Berkan’la bir ünsiyetim vardı zaten.
Diğer seçeneklere nazaran daha cazip gelmişti Radikal. Fakat sadece geçmişe dayanan tanışıklığımızdan kaynaklanmıyordu bu cazibe.
Azınlıkta kalmak
Görüşümün azınlıkta kalacağı veya kendimi yalnız hissedeceğim çatışmalı bir fikir ortamının zihni külfetini göğüslemeyi daha dostane, hatta karşıt görüşsüz ve güya güvenli bir ortamın zihinsel rahatlığına yahut çoğunlukta olmanın kafa konforuna yekten tercih ederdim.
Alternatifler arasından, onun için burayı seçtim.
2 yıl kadar sonra İsmet Berkan, Eyüp Can’a devretti Yayın Yönetmenliği’ni. Radikal, ebadı ve muhtevasıyla Yeni Radikal’e döndü.
Bir yılı aşkın bir zaman da Yeni Radikal’le devam ettim.
Lafın gelişinden anlamışsınızdır, Radikal maceramın sonu göründü. Yollarımız ayrılıyor.
Vedalardan hoşlanmam, istesem de beceremem.
“Şarkta sokak isyan eder, fert değil” derler.
Bir itirazdan başka bir itiraza sürü halinde intikal etmek Şark’a mı mahsustur, Batı’da daima bireysel bir eylem midir tefekkür? Pekâlâ tartışılır.
Fakat şurası kesin ki toplu tefekkür veya toplu itiraz, birçok sakıncayı da beraberinde getiriyor.
Birden fazla kafa birbirine uyduğu zaman, sayılarıyla birlikte oluşturdukları toplam akıl da çoğalmıyor, aksine azalıyor.
Bir kişinin ürettiği aklı, 10 kişi paylaşıp kullanıyor çünkü. Hepsi birinden geçinince de 10 kişi, 10 akıl etmiyor.
Ferdi tefekkür, bireysel düşünce, ortak aklın tutulmalarından bizi koruyacak tek şeydir.
Bu köşedeki cehd ve çekişmelerim de burada vücut bulan ortak fikre kendimce bir itiraz yükseltebilmek içindi hep.
Gurbette değildim
İtiraf etmeliyim ki Radikal okurlarından çoğunlukla hüsnükabul gördüm. Yabancılık çektirmediler, gurbet duygusu yaşatmadılar bana.
Olumlu-olumsuz diye ayırt etmeden bütün tepkilerden, aldığım her tür eleştiriden istifadeye çalıştım ben de.
Durup düşünüyorum da 3 küsur yılı ne çabuk geride bıraktık!
Çelişkilerimiz giderilmeden, ayrılıklarımız bir uzlaşmaya kavuşmadan, fikirlerimiz birbirine benzemeden yani baharı henüz göremeden kaç yaz gelip geçmiş gibi…
Belki de baharı hiç görmemek en iyisidir.
Hem, ‘Radikal baharı’ başka nasıl olabilirdi ki!
Bahar var kışa çeker, bahar var bin yaza bedel.
O sert ve uzun baharlardandı bu da. Büyük keyifti.
Her şey için teşekkürler. Hoşça kal Radikal!
AKİF BEKİ/RADİKAL