MEDYAGUNDEM.COM- Başbakan Erdoğan’ın siyasi başdanışmanı Yalçın Akdoğan bugün Yeni Şafak’ta Yasin Doğan takma adıyla yazdığı “Yalan şebekesi…” başlıklı yazısında cemaati arkasına alan paralel çete için çok sert yazdı.
Akrep ile kurbağanın bir hikayesini anlatan Akdoğan, cemaate “akrep” göndermesi ile de çok konuşulacak bir yazıya imza attı.
Yalan, kara propaganda, haysiyet cellatlığı, iftira her ne ararsanız tüm melanetleri sergileyen bir çetenin varlığına işaret eden Akdoğan, “Sokmaya, tahribe, tezgaha alışanlar bu huylarından vazgeçemiyorlar. Özlü bir söz vardır, kem alatla kemalat olmaz diye… Yani kötü aletle iyi bir iş yapılamaz. Yöntemi yalan, iftira, karalama, çamur atma olan insanın hayra hizmet etmeyeceği çok açıktır.” diye yazarak sözkonusu şebekenin tehlikesine dikkat çekti.
İşte yazısından bölümler:
BENİM KARAKTERİM BU!
Akrep ile kurbağanın hikayesini herkes duymuştur.
‘Bir gün bir derenin kenarında akreple kurbağa karşılaşır. Akrep kurbağanın kendisini derenin karşısına geçirmesini ister. Sırtında akrebi taşımaktan endişe eden kurbağa ‘ama sen beni sokarsın’ der. Akrep ise bunun ikisi içinde kaybetmek anlamına geleceğini, ikisinin de boğulacağını söyleyerek kurbağayı ikna eder. Derenin orta yerine geldiklerinde akrep kurbağayı sırtından sokar. Kurbağa can havli ve şaşkınlıkla ‘neden’ diye sorar. Akrebin cevabı basittir: Benim karakterim bu’.
SOKMAYA, TAHRİBE, TEZGAHA ALIŞANLAR
Sokmaya, tahribe, tezgaha alışanlar bu huylarından vazgeçemiyorlar. Özlü bir söz vardır, kem alatla kemalat olmaz diye… Yani kötü aletle iyi bir iş yapılamaz. Yöntemi yalan, iftira, karalama, çamur atma olan insanın hayra hizmet etmeyeceği çok açıktır.
Hatırlanırsa bir ara bazı uyarılarda bulunmuş ve ‘kaybet-kaybet sarmalı’na sürüklenmekten kaçınmak gerektiğini söylemiştim.
YALAN, İFTİRA, KARALAMA EN TEMEL YÖNTEM
Kardeşlik ve dostluk çağrılarıma karşı sırtında yumurta küfesi olmayan bazı tipler sosyal medya üzerinden karalama kampanyası başlatmışlardı. İktidar mücadelesinin ve siyaset mühendisliğinin sarhoşluğuna kapılan bu tipler ülkenin, toplumun, ümmetin ve kendisiyle ilişkilendirilen grupların ne kazanıp kaybedeceğini hesaba katmadan sorumsuzca saldırılar yapmayı sürdürdüler, yani karakterlerinin gereğini yaptılar.
Yalan, iftira, karalama en temel yöntem halini aldı. İnternet üzerinden yapılan dezenformasyonlar insanın kanını donduracak düzeyde.
BAŞBAKAN’IN EKİBİNDEKİ DANIŞMANLARA KARŞI BAŞLATILAN SİSTEMATİK SALDIRI
Özellikle Başbakan’ın ekibinde bulunan danışmanlara karşı başlatılan sistematik saldırı, hiçbir kutsal tanımadan çok seviyesiz bir şekilde sürüyor.
Aslına bakılırsa yüreğinde iman olan bir insan yalana ve iftiraya başvuramaz. Çünkü yalan küfrün kardeşidir. Küfür, hakikati setretmek yani hakikate karşı yalan söylemektir. Bu yüzden iman doğrulukla, küfür ise yalancılıkla anılır. Peygamber Efendimiz de mü’min bir kimsenin büyük günahları işleyebileceğini ama yalan söylemeyeceğini buyurur.
MÜSEYLEME-İ KEZZAP’LAR
Bugün maalesef yalanın simgesi haline gelen Müseyleme-i Kezzap’ları aratmayan şekilde yalan ve iftiraya sarılan, insanların kişilikleriyle, onurlarıyla, itibarlarıyla oynayan insanlar var. Ve bunlar kişisel hastalık olarak değil, organize ekip faaliyeti olarak buna başvuruyorlar.
İNSANLIK TARİHİNDE BÖYLE YALANLAR GÖRÜLMEDİ
Öyle yalanlar söyleniyor, öyle şehir efsaneleri uyduruluyor, öyle karalamalar yapılıyor ki, insanlık tarihinde bu kadarı görülmemiştir.Halkın iktidarına karşı başlatılan kara kampanyayı meşrulaştırmak için başvurulan yalanlar kargaları bile güldürüyor. Her türlü kirli yola başvuranlar sanki kendilerine haksızlık yapılıyormuş gibi rollere bürünmekten de geri durmuyorlar.
BUNLARA SESSİZ KALANLAR
‘Harp hiledir’ anlayışının, ‘amaca ulaşmak için her yol mübahtır’ yaklaşımının ve takiyeciliğin açtığı kapıdan girenler her türlü değeri ayaklar altına alan bir kişilik katliamına soyunuyorlar.
Bunlardan fayda umdukları için sessiz kalanlar ise tüm inandırıcılıklarını kaybediyorlar. Bu kadar çirkeflik ve iğrençlik sadece yapanların değil, onlara müzahir olanların da değerini düşürür.
yalçın doğan çok güzel bir yazı, herkes okusun.
ama takkeni önüne koy düşün, başbakan ülkeyi hatta tüm dünyayı düşünüyor. başımızda Allah’ın bir lütfu. sizler ona yardım etmek için yanındasınız, bir hayli kalabalıksınız. aslında konuyu akrep ve kurbağa çok güzel anlatmışlar. akrebi yani fethullah çetesini tanımayanlar. onun vereceği zararları araştırmayan, duymayan, istihbarat yapmayan, duyumları araştırmayan sizler, mit, bu darbe girişiminden sorumlusunuz. bu gurup kurulduğundan beri aynı değişmedi. msp li büyüklerinize sorun, gerçek nurculara sorun.
bu gurubun ülkeyi ele geçirmeye çalıştığını 30 yıldır duyuyorum. siyonist babaların yardımlarıyla tüm dünyaya yayılıyorlar. devlet imkanları elinizde bunu göremiyor musunuz.
akrep akrepliğini yapıyor. kurbağa olarak hükümetin akrebi suçlaması yanlış. çünkü akrep kendine yakışanı yapıyor. kurbağa olarak hükümetin, sizlerin uyanık olması gerekiyordu.
lütfen ülkenizi tanıyın. ülkenizde ki gurupları tanıyın. anadolu insanını tanıyın. kimler güdülüyor kimler dış güdümlü tanıyın. bu paralel yapı denilen çete bir günde gelmedi, 40 yıldır ne yapıyordunuz. bu paralel yapının darbe girişiminden, başbakanın yakının da ki herkes, hükümette üst düzey çalışan herkes sorumludur. fethullah çetesini tanımayan kişi prof. da olsa bana göre ehil değildir.
başbakanımıza düşen yakın çevresini gözden geçirip ehil kişilerle yoluna devam etmelidir.