Akdoğan, AA’ya yaptığı değerlendirmede, 25 Aralık’ta Star gazetesindeki köşe yazısında kullandığı bir ifadenin maksadını aşan bir şekilde ve bağlamından koparılarak gündeme taşındığını ve kendisinin kastının ötesinde anlamlar yüklenerek değerlendirilmelere konu olduğunu söyledi.
Söz konusu yazısında kullandığı ifadenin “Kendi ülkesinin milli ordusuna, milli istihbaratına, milli bankasına, milletin gönlünde yer edinen sivil iktidarına kumpas kuranların bu ülkenin hayrına bir iş yapmış olmayacağını çok iyi bilir” şeklinde olduğunu anımsatan Akdoğan, 26 Aralık’taki Yenişafak gazetesindeki yazısında ise kullandığı ifadeleri şu şekilde tekrarladı:
“Kendi ülkesinin istihbarat servisi, ordusu, bankası, hükümeti aleyhine faaliyetler içine girmek, onu tahrip edecek işler yapmak hiçbir makul ve meşru gerekçeyle izah edilemez. Yanlış yapan kişilerin üzerine gitmek ile kurumları çökertmeye çalışmak iki ayrı iştir. AK Parti iktidarı, kendisine ve milli iradeye yönelen darbeci anlayışlarla hukuk içinde mücadele ettiği kadar, hukuk ve adalet duygusunu zedeleyen gelişmelere karşı da duyarlılığını ortaya koymuştur. Bu yüzden biz Ergenekon sürecinde ne dediysek aynen onun arkasındayız. Ancak Başbakanımız defalarca bir kısım tutuklamalardan duyduğu rahatsızlığı dile getirmiştir.”
Akdoğan, basına konu olan siyasi değerlendirmelerinde devam eden herhangi bir dava veya soruşturmaya kesinlikle atıf yapılmadığının altını çizerek, şunları kaydetti:
“Ülkenin milli kurumlarını yıpratmaya veya karalamaya yönelik kampanya, tertip veya faaliyetler çeşitli vesilelerle ve farklı araçlar kullanılarak gündeme gelebilmektedir. Yanlış yapan kişileri değil de kurumları zan altında bırakan veya suçluluğu ispat edilmeden kişilerin itibarını zedeleyen yaklaşımlar zaman zaman organize bir kampanyaya dönüşebilmekte, adeta bir kumpas şeklinde görünüm vermektedir. Bir kısım medya organları, STK’lar, sivil veya bürokratik çevreler bu olumsuzluklara alet olabilmekte, insanların şahsiyetlerine yönelik itibarsızlaştırma, yargısız infazda bulunma veya kurumların saygınlığına gölge düşürme operasyonlarına bilerek veya bilmeyerek ortak olabilmektedirler.”
Geçmişteki bir kısım davalarla ilgili değerlendirmelerinin çok açık ve net şekilde ortada olduğunu vurgulayan Akdoğan, “Bu süreçlerde ortaya koyduğumuz söylemlerin her cümlesinin arkasındayız. AK Parti iktidarı, kendisine, Türk demokrasisine ve milli iradeye yönelen her türlü girişimin karşısında olmuş, darbeci ve vesayetçi anlayışlarla hukuk içinde mücadele etmiştir. Ancak kendisinden bağımsız olarak gelişen süreçlerde yanlış bulduğu ve hakkaniyete uygun görmediği gelişmeleri de eleştirmekten geri durmamıştır. Herkes ülkede yaşanan gelişmelerle ilgili oluşan rahatsızlıkları hukuka uygun şekilde gündeme taşımakta ve kamu vicdanının sesini dile getirmekte özgürdür. Asıl olan tüm süreçlerin hem evrensel hukuk normlarına uygun şekilde gerçekleşmesi hem de kamu vicdanının tamam olarak mutmain kılınmasıdır” diye konuştu.
Son günlerde yaşanan gelişmelerin tam anlamıyla hükümete karşı bir karalama kampanyasına dönüştüğüne dikkati çeken Akdoğan, şöyle devam etti:
“Medya manipülasyonları, itibarsızlaştırma girişimleri, usule uygunluğu tartışmalı şekilde devam eden süreçler, kamu vicdanını yaralamakta, milletin seçilmiş iktidarına ve Türkiye’ye zarar verecek bir görünüme bürünmektedir. Benim bir cümleme atfen, bir kısım dava isimleri sayılarak, bunlara yönelik ‘asılsız, mesnetsiz, boş, uydurma’ gibi sözler sarf ediyormuşum gibi yorumlar yapılması son derece yanlıştır. Suç isnadını delilleri ortaya koyan savcılık makamı yaptığı gibi, savunmayı da bu delillerin doğru olmadığını düşünen veya farklı deliller getiren müdafiler yaparlar. Milletin gündeminde olan herhangi bir konuda siyasetçiler hukuki hassasiyetleri gözeterek milletin vicdanının yansıması olan yorumlarda bulunabilirler. Bizim ifadelerimizde spesifik olarak bir dava veya soruşturmaya yönelik bir iddia veya farklı bir bilgi bulunmamaktadır. Bizim temennimiz hukukun adil, tarafsız ve bağımsız şekilde işlemesi, adaletin tüm boyutlarıyla tecelli etmesidir.”