Sabah gazetesi yazarı Engin Ardıç, bugunkü ‘Koruyamama görevlisi’ başlıklı yazısında Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan’ın evinin önünde saldırıya uğramasına değindi. İşte Ergin Ardıç’ın ‘Koruyamama görevlisi’ başlıklı yazısı:
Ahmet Hakan’a yapılan saldırıyı elbette kınıyorum, herkes gibi. Geçmiş olsun.
Bu gibi durumlarda kınamak hiçbir halta yaramaz ama kınıyorum tabii.
“Merhuma Tanrı’dan rahmet, kederli ailesine başsağlığı…” benzeri “taziyet” lafazanlıklarının hiçbir halta yaramadıkları gibi…
O beni hiç sevmez.
Zarar yok. Ben olayı “ama’sız” kınıyorum.
Birtakım “devrimci bacılar” bana saldırdıkları zaman onlara “helal olsun” demişti, zarar yok, kınıyorum.
Son zamanlarda çok kaşınmıştı, Ahmet Kekeç’in deyimiyle “gel gel çekmişti”, böyle bir saldırıyı hani biraz da ister gibiydi, hiç önemli değil, tabii ki kınıyorum.
Aha da kınadım. Ne oldu şimdi?
Bıçkınlar “Engin ağabeye ayıp oldu” deyip pişmanlık mı duyacaklar?
Yoksa SABAH gazetesine taş ve bıçak atıldığı zaman aldırmayan, STAR gazetesi bombalandığı ve kurşunlandığı zaman iplemeyen bir kesim Aydın Doğan tayfası adam mı olacak?
Ünlü fıkradaki gibi, biz insanlığımızı yapalım da üst tarafını eşek düşünsün.
Fakat dikkatimi çeken bir şey…
Ahmet Hakan’ın “özel koruması” varmış, emekli bir polismiş. Olay sırasında da elbette yanındaymış.
Peki ne yapmış?
Hiçbir haber yok. “Eli armut toplamadı” cümlesini okuyamadık. “Silahını çekti ve caydırıcı oldu” gibi bir kayıt yok. “O da saldırganlara iki tane ekleştirdi” diye bir satır da görmedik.
Elbette roman kahramanı Jack Reacher gibi hepsini pataklamasını beklemiyoruz da… (Lee Child’ın milyonlarca satan romanlarının ünlü kahramanı Jack Reacher emekli bir subaydır. Beş kişi üstüne gelir.
Reacher der ki, “içinizden birisi kenara çekilsin”… Nedenini sorarlar.
Reacher der ki, “sizi hastaneye kim götürecek, o işi de mi ben yapayım?”
Sonra da ekler: “Ne kadar yatmak istersiniz?
Üç gün mü, üç hafta mı, üç ay mı?
Ona göre döveceğim!”
Filminde Tom Cruise oynuyordu ama bana sorarsanız o role en iyi Jason Statham yakışır!) Bunu beklemiyoruz ama koruma görevlisi “koruduğu” adamın uluorta dayak yemesini seyir mi edecektir?
Koruma görevlisinin işi tıkır tıkır maaşını almak ve yalnızca tepesinde dikilip adamın özel hayatına maydanoz olmak mıdır?
“Soygun olursa direnmeyin” talimatı alan banka görevlisi, bankanın şubesini, kuyrukta çok beklediği için sıkılıp bayramlık ağzını açan yaşlı teyzeye karşı mı koruyacaktır?
Desenize, bir banka korumacısı bir soyguncuyu çekip vurmuştu da adamcağızı, beraat edene kadar, aylarca hapis yatırmışlardı…
Doksanlı yıllarda çalıştığım televizyona yapılan taşlı sopalı bir saldırıda saklanacak delik arayan, daha yakın yıllarda da ismi lazım değil bir gazeteye yapılan “feministler” saldırısında kadınlardan dayak yiyen bazı korumaların gözlerinden öperim…
O bacılara “helal olsun” demiş olan arkadaşa da acil şifalar dilerim.
