MEDYAGUNDEM.COM- Cemaat içindeki “çete”nin medyada tehdit ve şantajlarla nasıl gazetecileri susturduklarını ya da kendilerine “tetikçi” yaptıklarını bugünlerde daha iyi görüyoruz.
İşte Hürriyet yazarı Ahmet Hakan. Eski Milli Görüş’çü Ahmet Hakan, bugün resmen cemaatin tetikçisi gibi yazılar yazıyor, CNN Türk’teki programını “top sakal çetesi”ne teslim etmiş görünüyor.
Hürriyet’teki her yazısı artık cemaatin operasyonlarına destek yazısı…
Herkes rolünü öyle iyi oynuyor ki, Ahmet Hakan’ın yazılarına cemaat milisleri tarafından sosyal medyada “paylaşım rekoru” kırdırılıyor.
Peki ne oldu da Ahmet Hakan cemaatin “şefkatli” kollarına kendini attı?
Bunun şifresini bugün Yeni Şafak’ta Cem Küçük verdi.
“Yeni Ergenekon çetesi ve yargıdaki uzantıları” başlıklı yazısında Küçük, Ahmet Hakan’ın Oda TV davasından tutuklanacağını ancak her ne olduysa bunun gerçekleşmediğine ve ne ilginçtir ki Ahmet Hakan’ın da bu durumu hiç sorgulamadığına şöyle dikkat çekti:
“Odatv davasından Ahmet Hakan Coşkun’un bile tutuklanacağı söyleniyordu. Bunu o dönemdeki her polis-adliye muhabiri duymuştu, çünkü polisler öyle söylüyorlardı. Bunu o zaman haber7.com’da ilk yazanlardan biriydim. Kendi adıma o davada dosyasını okuduğumda Ahmet Şık ya da Nedim Şener’in niçin tutuklandığını hala anlayabilmiş değilim. Hanefi Avcı’nın kitabının bir kısmını yazmak suçlamasıyla (kitap yazmak suç mu tabii) gazeteci Ruşen Çakır bile hedefe konmuştu. Gelin görün ki, Ahmet Hakan, Cengiz Çandar gibi isimler kendilerini tutuklamak isteyen bu iradeyi hiçbir zaman sorgulamak istemediler. Seçilmiş hükümetin yaptıklarını sorguladılar ama yargıdaki bu hukuksuzluklara hiç değinmediler.”
Ahmet Hakan’ın bugün cemaat tetikçisi olmasının sebebi ancak Oda TV davasının gizli pazarlıklarından mı gizli? Kısacası Ahmet Hakan bugün bir “bedel” mi ödüyor?
Daha da önemlisi o dönemde hangi gazeteciler hangi tehdit ve şantajlarla cemaat tetikçisi yapıldı? O dava nasıl sulandırıldı? Soner Yalçın ve tayfasının tahliyesi bu pazarlıklarla ne kadar ilişkili? Ve Oda TV’nin bugün cemaat ile aslında “el ele” operasyon yapması da tüm bu ayrıntılarla mı ilgili?
Elbette fotoğrafı daha makroya çekersek, Dumanlı’nın Aydın Doğan’ı “28 Şubat’ta askerlere direnen demokrasi kahramanı” gibi gösteren yazısı, 28 Şubat’ın medya ve sermaye ayağının kurtarılması operasyonları da bu kapsamda ele alınabilir.
Ama kesin olan şu; cemaat medyası ile Doğan medyası tarihte görülmedik bir “ittifak” içinde…