Yakında tokat patlaması var
Osmanlı’nın aldığı darbelere rağmen yıkılmadığını gören dönemin emperyal güçleri SELANİK‘i mesken tutmuştu.
İngilizler’in eli oradaki her sokağa kadar uzanmıştı. Amaç tek bir kayıp vermeden, tek bir kurşun atmadan Osmanlı’yı tarih sahnesine gömmekti. Birçok yol Selanik’te kesişmişti…
Bunlardan en önemlisi de “Macedonia Risorta” ismiyle kurulan locaydı. Evlerdeki gizli toplantılarla başlayan hareket kısa zamanda yayıldı.
Her kesimden insan koşarak locaya geliyordu. Çoğunluk Osmanlı vatandaşı Yahudiler’deydi…
Etkili isimler de bunların arasından çıkıyordu.
Emanuel Karasu da öne çıkan isimlerin başında geliyordu.
Loca’daki ilişkiler ağına bir süre sonra istikbal vaad eden Osmanlı subayları da katıldı.
Kışlalarda askerler güvendikleri arkadaşlarını buraya taşıyordu.
Kısa zamanda asker sayısı arttı. Araştırmaya açılan kayıtlardan bu sayının 1000’e yakın olduğu ortaya çıktı?
Selanik, ülkeye kast eden güçlerin muhalefeti ve her türlü belayı örgütlediği yerdi.
Bütün öldürücü darbeler buradan geldi. Savunma halindeki devlet de kendini çok fazla koruyamadı.
Yıkım orada başlamıştı anlayacağınız. Anadolu’yu kasıp kavuran ateş LOCALARDAN çıkmıştı.
Ankara’daki yeni masa da oyunu kurallarına göre oynamak için, yani bize nasıl darbe vurulduysa, aynısını yapmak için yola çıktı!
Bu yüzden bölgede ne kadar muhalif varsa İstanbul’da ya da güney illerimiz de toplandı.
Amaç hem değişimi yönetmek hem de hasar görmeden ülkeyi büyütmekti!
Bütün isimler çağırıldı.
Hiç kimseye baraj kurulmadı.
Madem Arap Baharı komşularımıza kadar gelmişti, beklemenin alemi yoktu.
Rüzgarın önüne geçip sörf yapılacaktı. Öyle de oldu.
Oldu ama bundan rahatsız olanlar da hiç az değildi!
CHP kazan kaldırdı.
Kampları tartışmaya açtı. PKK’yı üzerimize salan güçlere istemeden yardımcı oldu!
Türkiye’nin kabuğunu kırmasından, olayları izlemeyip inisiyatif almasından bu güçlerle birlikte muhalefet de rahatsızdı..
Zaten asıl anlaşılmaz olan da buydu!
Ankara bu role soyunur soyunmaz PKK tekrar hortladı.
Ölüm timlerini ilk kez şehir merkezlerine yolladı. Perde arkasındaki baronların “Siz büyüyemezsiniz, aksine biz sizi küçültürüz” mesajını iletmek için sözde bayrağını Şemdinli’ye dikmeye kalktı…
Onlar için Kürt çocuklarının ölmesi önemli değildi.
Tek istedikler kaostu…
Zaten silahlar, bombalar patlarken kimse sağlıklı düşünemezdi. PKK sertleştikçe devlet de karşılık verecekti.
Demokrasi ve açılım rafa kalkacaktı. Kan akarken, Türk ve Kürt gençleri ölürken onlar kahkaha atacaktı. Ülke kaybederken kazanan yine onlar olacaktı…
Hesapları böyleydi…
Bunun için hem teröre destek veriyor, hem de PKK üzerinden istihbarat alıyordu!
Belki Afyonkarahisar’daki patlama da böyle meydana gelmişti. Oradaki çocuklar şehit olduğu için hiçbir zaman gerçeği öğrenme şansımız yok…
Taşeron PKK, patlamayı üstlenmese de ortada garip şüpheler yok değil…
Eğer planlı bir eylemse mesajlar, süpheliler ve sorular gayet açık…
3 Temmuz 1997’de Kırıkkale mühimmat fabrikası havaya uçuruldu.
2’si cocuk 4 kişi öldü. Kentteki 40 bin ev hasar gördü.
Patlamanın ardında Ergenekon vardı. Amaç sınır ötesine götürülen silah ve mühimmatı gizlemekti. Acaba buradaki envanterde de sorun mu vardı?
PKK saldırılarından hemen sonraya denk gelmesi akıllara “içeride bir Kürt asker mi patlattı?” sorusunu getirdi ve bu hızla sosyal medyada yayıldı.
Amaç “Artık Kürtler’i askere almayalım” psikolojisini yayıp orduda çatlama mı meydana getirmekti?
25 Mehmetçik Kocatepe’nin hemen yanı başında şehit oldu. Yani Cumhuriyet’e giden yolda ilk adımın atıldığı yerde!
Acaba birileri “Kurduğunuz devleti başınıza yıkarız. Siz elinizdekini korumaya bakın mı?” demek istedi…
“Anadolu’nun en güvenli noktasında olsanız bile her attığınız adımı biliyoruz. Sadece Doğu’da değil Batı’da da güvende değilsiniz” mesajı mı verildi?
Bunları uzatmak mümkün.
Eğer patlama planlı ise bütün şıklar mümkün!
Hepsi ihtimal dahilinde…
Ama unutmamaları gereken birşey var. Eğer pimi kimin çektiği bulunursa sonu Mahir Esad’tan kötü olur.
Ankara’ya sığmayan Türkiye, Afyonkarahisar’a sığar mı?
Esad düştüğünde Türkiye İsrail’le doğal komşu olacak…
Ya korkularının altında bu varsa? Çünkü bunların bütün derdi Türkiye’nin SECCADE üzerinden bölge ile aynı dili konuşması… Zaten bu yüzden camide şarap festivali yapıyorlar. Arkalarındaki babalara güvenip kadeh kaldırıyorlar… İçerideki dostları da bu nedenle LAİKLİK yaygarası çıkarıyor…
Eğer patlamanın arkasında bu arkadaşların izi bulunursa yakında tokat patlaması var demektir.
Hem içeride hem dışarıda…
Son söz: Hesabını bilmeyen kasap …… masat!
ERGÜN DİLER/TAKVİM