Akşam gazetesinde Kurtuluş Tayiz’in “Adil Öksüz’ü hâlâ kim koruyor?” başlıklı yazısı şöyle:
Adil Öksüz, 15 Temmuz darbesinin 1 numarası. Akıncılar Üssü’nde gözaltına alındıktan sonra sevk edildiği mahkemede 20 dakika içinde serbest bırakıldı. Sonrası malum; Öksüz, sırra kadem basarak izini kaybettirdi.
15 Temmuz darbesinin 1 numarasının hikayesinin Akıncılar Üssü’nde başlayıp bittiğini sanıyorduk. Bu yüzden olsa gerek kamuoyu da bu meselenin fazla üzerine gitme gereği duymuyordu.
Ne var ki Adil Öksüz, sanıldığı gibi devlet için tanınmayan, bilinmeyen, adı ilk kez duyulan bir isim değilmiş; 9 Ocak 2015’te Ankara Terörle Mücadele’de Çetin Acar isimli bir vatandaşın verdiği ifadeye göre Öksüz’ün FETÖ yapılanması içindeki yeri, konumu tüm ayrıntılarına kadar biliniyormuş. Buna rağmen Öksüz’ün hakkında soruşturma başlatılmadığı gibi çağrılıp ifadesi de alınmamış. Tabii bu Öksüz de Pensilvanya’ya gidip gelmeyi sürdürerek 15 Temmuz darbesini yönetmiş.
Adil Öksüz, adı etrafında dönen hikayeyi çözemeyen devletin FETÖ’yü çözmesi de pek mümkün görünmüyor. Yüzlerce, binlerce FETÖ’cüyü içeri atabilirsiniz ama FETÖ’yle mücadele tüm hızıyla sürerken; FETÖ’nün 1 numaralı mollasının adı, sanı, kimliği ve görevi devlet tarafından biliniyorken ve bu isim darbenin harekât karargahında yakayı kaptırmışken elinizden kaçırıyorsanız o zaman FETÖ’yle başa çıkmanız çok zordur.
Bu büyük ihmali teşhis etmeden bir FETÖ’cü gelir, diğeri gider; devlet içinde FETÖ’nün tepe isimlerini koruyanları temizlemeden bu örgütle mücadeleyi başarıya ulaştıramazsınız. Bu ihmalin tek telafisi Adil Öksüz’ün yakalanması olur ki, bunun da yolu Öksüz’ü koruyan, kollayan, yakalanmasını engelleyen gücü tespit edip icabına bakmaktan geçer.
