TOP SAKAL KARDEŞLİĞİ/SIZDIRMA NASIL YAPILDI ?
ERDEM YAVUZ YAZDI
Abdullah Öcalan’ın düşünceleri “Top sakal Kardeşleri” ve bağlı bulundukları Kartel’i çok sevindirmiş olmalı ki, mağdur edebiyatına iyice sarılıp, mazlum ve hakkı yenmiş rolü oynuyorlar. Ne de olsa bu işleri çok iyi bilirler, toplum mühendisliği eğitimi aldıkları ABD’de kendilerine bukalemun olmanın 99 yöntemi güzelce anlatıldı, öğretildi. Günlerdir kendi ellerinden çıkan hikayeleri basına pompalayıp avazları çıktığı kadar “andıçlandık” diye bağırıyorlar. Bir bavul andıcı, nargile arkadaşı savcılara teslim eden sanki Öcalan’dı.
Ben de size farklı bir köstebek hikayesi anlatayım. Bakalım Kartel’in pompaladığı hikayeler mi daha doğru, yoksa benim anlattığım mı?
25 Şubat Pazartesi gecesi Ahmet Hakan’ın Tarafsız Bölge programına katılan Altan Tan, İmralı’da yaptığı görüşmeyi anlatıyor, “top sakal Uslu” ise Tan’dan, “Öcalan’ın kendisi hakkında neler söylediğini merak ettiğini” soruyor. Altan Tan, “Öcalan’ın, yazılarını okuduğunu ve top sakalı tanıdığını” söylemekle yetiniyor. Ancak aldığı cevapla yetinmeyen top sakal, program sonrası kuliste yine aynı şeyin peşinde Altan Tan’ı sıkıştırıyor.
26 Şubat Salı akşamı ise Milliyet ve Hürriyet gazetelerine, “Ankara Yıldız”dan birer zarf geliyor, içinde İmralı’da yapılan görüşmenin tutanakları olduğu izlenimi veren bir takım belgeler çıkıyor. Hürriyet bunun kirli bir dezenformasyon faaliyeti olduğunu anlayıp üstünde bile durmuyor. Ancak sonraki yorumlarında, Milliyet’te yayınlanan belgenin başka gazetelerin elinde olduğunu ima ediyor.
Milliyet ise tam tersini düşünerek ve “kurgulanan oyuna” gönüllü oluyor ve ertesi gün Milliyet Genel Yayın Yönetmeni teyit edilmesi şartıyla haberin yazılmasını istiyor. Ancak Namık Durukan’ın henüz olaydan haberi yok çünkü gazeteye gelmemiş, apar topar Namık Durukan’ı gazeteye çağırıyorlar, bir odaya girip, saat 14.00 toplantısında haberi yazıp bitiriyor ve ertesi günün haberlerinin belirlendiği gündem toplantısına yetiştiriliyor.
Toplantıda genel yayın yönetmeni haberin teyit edilip edilmediğini tekrar sorunca, bu defa görüşmeye katılan milletvekillerine ulaşma çabası başlıyor. Bunun üzerine Namık Durukan elinde haber Altan Tan’a koşuyor, rica minnet yanına girip, haberi gösteriyor.
Altan Tan çok şaşırıyor, kimden aldıklarını soruyor, ancak Namık Durukan’ın da bilgisi yok. Altan Tan kısmen doğruladığını söyleyince, gazeteye koşup İstanbul’a onay veriyorlar.
Haberin çıkış ve yazılma hikayesi aslında bu kadar basit, ne çaycı var ne de fotokopici. Kaynak, süreci baltalamak ve MİT’i açığa düşürmek isteyen milli duyguları olmayan, “emniyet istihbarat” içine çöreklenmiş profesyonel malum ekip.
Şaşırmadınız değil mi? Kurye ile gelen bilgileri haber yapmak büyük gazetecilik oluyor, hatta bu olayı Watergate olayıyla bile karşılaştıran “sivriler” bile çıkıyor.
Şimdi gelelim olayın yorumuna, hatırlarsınız cezaevinde açlık grevi olduğu dönemde Mehmet Öcalan, İmralı’ya gidip görüşmeler yapmış, ardından açlık grevleri Abdullah Öcalan’ın isteğiyle bitmişti. Ertesinde “top sakal Uslu” Mehmet Öcalan’ın görüşme tutanaklarının elinde olduğunu ve görüşme içeriği açıklanmazsa, açıklayacağını söylemiş, sonra birileri kulağına bir şeyler fısıldamış ve sesini kesmişti.
İşte o tutanakları verenler, kulağına bir şeyler fısıldayanlar milletvekili görüşmeleri sonrası “top sakal Uslu”ya görüşmede adının geçtiğini söyledi ama detayı veremedi. Top sakal onun için Altan Tan’a ısrarla kendisi hakkında ne konuşulduğunu soruyordu ama anlayamıyordu.
Görüşmenin detayı “Top sakal Kardeşlere” verilmedi. Çünkü onların yaptığı haberlerin artık bir etkisi kalmamıştı. Özenle ayıklanan ve eklemelerle hazırlanan belgeler, etkisi gün geçtikçe azalan Kartel’in durumunu bir nebze düzeltmek ve erozyonu durdurmak için gönderildi.
Toplum mühendisliği böyledir. Halka öyle kanallardan bilgi verirsiniz ki kafası karışan insanlara, Genelkurmay Başkanını terör örgütü lideri, Emniyet Müdürünü terörist, gazeteciyi bombacı, MİT mensubunu vatan haini diye yutturur. Başbakan ölüyor ülke batıyor diye panik yaratabilirsiniz.
Amerika’da halkı kandırıp daha çok satış yapması isteyen büyük şirketlerin ilk olarak kullandığı bu yöntem, artık gelişmekte olan ülkelerin yönlendirilmesinde kullanılıyor.
Bu yönlendirme çabalarına da, ülkeye sızmış Kartel üyeleri ve “Top sakal çetesi” gibi unsurlar kullanılıyor.
Ne ararsanız onu görürsünüz. Savaş istiyorsanız, barış isteyenlere çamur atmanız gayet normal, ama bunu yutacak Başbakan bulmanız zor.
