Suriye’deki kriz başladığından beri Türkiye’nin atacağı her adım öncesinde ABD devreye girdi. Oyalama ve provokasyonlarıyla süreci sabote etmeye çalışan ABD, terör örgütleri PKK ve DEAŞ’a zaman kazandırmak için uğraştı. Türkiye’nin Afrin operasyonu öncesinde de süreci baltalamak için kirli planlarını devreye soktu.
ABD, Suriye’deki kriz boyunca Türkiye’nin atacağı her adım öncesinde oyalama ve provokasyonlarıyla süreci sabote etmeye çalıştı. Terör örgütleri PKK ve DEAŞ’a zaman kazandırmak için adımlar atan ABD, son olarak Türkiye’nin Afrin operasyonu öncesi harekete geçti. Kritik ziyaretler, açıklamalar ve diplomatik manevralar yaparak Türkiye’ye “çelme atmaya” çalışan ABD’nin DEAŞ Özel Temsilcisi Brett McGurk’ın “zamanlaması manidar” Türkiye ziyareti de böyle bir adımın parçası oldu. İşte terör destekçisi ABD’nin kirli kronolijisi.
PKK’YA MEŞRUİYET
Ocak 2016’da McGurk’ın Ayn El Arap’ı (Kobani) ziyaret etmesi, terörün Suriye’deki üssüne yapılan ilk üst düzey ziyaret oldu. O günlerde ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Tony Blinken de PKK’nın Suriye’deki lideri Salih Müslim’le telefonla görüştü. McGurk bu ziyaretinde yalnız değildi. İngiliz ve Fransız diplomatları da uçağına alan McGurk, bu yöntemle PKK’ya uluslararası bir meşruiyet sağlamaya çalıştı.
MÜNBİÇ’TE OYALADI
ABD, diplomasi trafiğinde de sözünde durmadı. ABD, Türkiye’ye “PKK’nın Münbiç içine girmeyeceği, şehrin yerel sakinlerden kurulacak meclisler tarafından yönetileceği ve harekata katılan PKK’lıların Münbiç’ten DEAŞ çıkarıldıktan sonra şehir çevresinden de çekileceğine” yönelik sözler verdi. Bu sözlere rağmen Münbiç, ABD’nin desteğiyle PKK’ya teslim edildi. PKK’lılar Cerablus’u da almak için operasyon hazırlıklarına başladı. Teröristlerin Ayn el Beyda’ya kadar ilerlemesi üzerine ABD’nin Türkiye’yi oyaladığı anlaşıldı ve Fırat Kalkanı Harekatı başlatıldı.
PKK ÇEKİLECEK, YALANI
Fırat Kalkanı Harekatı’nın Fırat’ın batısındaki Münbiç’e kayması üzerine ABD, PKK’yı korumak ve Türkiye’ye zaman kaybettirmek için “PKK’lı teröristlerin Münbiç’ten çıkıp Fırat’ın doğusuna doğru çekileceğini” açıkladı. Ancak ABD’nin bu açıklamasının sadece manevradan ibaret olduğu anlaşıldı. PKK’lılar, YPG armalarını üniformalarından çıkararak Demokratik Suriye Güçleri (SDG) arması taktı.
SİLAH DESTEĞİNİ KESMEDİ
ABD PYD’ye silah desteği sağladığını hep inkar etti. Haseke ve Ayn El Arap’ta kurulan askeri kamplarda yüzlerce PKK’lıya teorik ve pratik eğitim veren, üniformadan mühimmata kadar PKK’lıları donatan ABD, “Bu silahları SDG’ye veriyoruz” açıklaması yaptı. SDG ise sadece tabeladan ibaret bir yapı ve PKK tarafından idare ediliyor.
RAKKA’DA KATLİAM
Türkiye, DEAŞ’ın Suriye’deki merkezi konumundaki Rakka’ya yönelik operasyonun Özgür Surye Ordusu ve aşiretlerle yapılmasını, operasyona PKK’nın katılmasına karşı çıkıyordu. ABD ilk etapta kabul etmesine rağmen arka planda PKK’yı operasyon için hazırladı. Terör örgütüne askeri yardım yapan ABD ile PKK’nın Rakka operasyonu katliama döndü, binlerce sivil hayatını kaybetti.
SİYASİ SÜRECE SABOTAJ
Suriye sorununa siyasi çözüm bulma iddiasıyla yapılan uluslararası toplantılarda da ABD burada da süreci sabote etmek için elinden geleni yaptı. ABD, terör örgütü elebaşı Salih Müslim’i Cenevre’deki sürece dahil etmeye çabaladı. Bu yöntemle Türkiye’ye diplomatik bir savaş açan Washington’un bu tavrı, terör örgütlerini muhatap almayan Türkiye’yi kızdırdı ve Cenevre süreci çıkmaza girdi.
MUSUL ÇIKMAZI
Türkiye’nin, Musul operasyonu kapsamında bölgenin yerel güçlerini eğitmek için Barzani yönetimiyle koordineli bir şekilde Kuzey Irak’taki Başika Kampı’na askeri sevkiyat yapması da ABD’yi küplere bindirdi. McGurk “Bu konudaki temel prensiplerimiz çok açık. Irak’taki tüm askeri eylemler, Irak hükümetinin tam rızası ve koordinasyonuyla olmalı. Biz Irak’ta koalisyon olarak Irak hükümetinin rızası olmadan hiçbir şey yapmıyoruz. Musul operasyonunda ana prensip şu, bir plan ve bir komuta var. Bunun dışındaki herhangi bir silahlı grup çok ciddi bir problem olabilir” şeklinde bir açıklama yaptı. Açıklamanın ardından ABD eliyle Irak yönetimi Türkiye aleyhinde açıklamalara başladı. Musul sürecini de sabote eden ABD’nin öncülüğündeki operasyon güçleri 10 aydan bu yana Musul’da hakimiyet sağlayamadı. Askeri başarısızlığın yanısıra, koalisyon uçakları tarihi Musul kentini adeta yerle bir etti ve mezhepçi Haşdi Şabi milisleri ele geçirdiği bölgelerdeki Sünni halka yönelik kötü muamele, işkence ve katliamlara imza attı.
PANİK ZİYARETLERİ!
6 Mayıs 2016’da Türk Özel kuvvetlere bağlı bir keşif ve istihbarat taburu sınırı aşarak Suriye içine girdi ve o dönem DEAŞ’ın elinde bulunan bölgelerde lazer işaretleme ve hedef kıymetlendirme işlemi yaptı. Bu faaliyet, Türkiye’nin kara harekatı öncesi en kritik faaliyetlerinden biriydi. Türkiye’nin bölgeye yapacağı kara harekatı, DEAŞ’ı sınır hattından temizlemekle kalmayacak aynı zamanda bu bölgenin ABD öncülüğünde DEAŞ’tan alınarak PKK’ya verilmesine ve terör örgütünün Suriye’nin kuzey sınırlarında boydan boya bir devlet kurmasına engel olacaktı. Türkiye’nin bölgeye harekat düzenleyeceğini anlayan ABD, konuyla ilgili en kritik isimlerden biri olan ABD Merkez Kuvvetler Komutanı Joseph Votel’i hareketlendirdi. Votel Türkiye’nin sınır ötesi faaliyetinden 15 gün sonra Ayn El Arap’a giderek üst düzey teröristlerle görüştü. Ardından Ankara’ya gelerek Türkiye’yi operasyondan vazgeçirmeye çalıştı.
-Yeni Şafak-