Söz Sırası Muhafazakar Liberallerde
Sosyalist İslam kavramı tam Has Parti’nin üzerine yapışıyordu ki geçtiğimiz 1 Mayıs’ta imdada Anti-Kapitalist Müslümanlar yetişti.
Unkapanı’ndan Şişhane’ye kadar birlikte yürüdük Anti-Kapitalist Müslümanlarla.
Hem İslamcıların hem de Sosyalistlerin birçok konuda ezberlerini bozdular.
İyi de yaptılar…
Ama her konuda olduğu gibi bu konuda da ölçü ve adalet çok önemli…
Biliyorum bayatlamış bir konu ama yine de sırası gelmişken “abdestli kapitalizm” kavramı hakkında birkaç şey söylemek istiyorum.
Türkiye’de 81 il, 900’den fazla ilçe var. Her köşesinde camiler, vakıflar, dernekler, İmam Hatip Okulları, öğrenci yurtları, Kur’an Kursları, yardım kuruluşları var. Her ay milyonlarca öğrenciye burs veriliyor. Milyonlarca aileye gıda ve ihtiyaç yardımı yapılıyor.
Bütün bunları “abdestli kapitalistler” diyerek aşağıladığımız insanlar yapıyor.
Hayatında bir kişiye bile istihdam sağlamamış, bir kişinin bir aylık SSK pirimini yatırmamış insanların, tüm bu gerçekleri gözardı edip, belki kendilerine bile burs vermiş bu insanları “abdestli kapitalist” diyerek aşağılamaya çalışmasını hakkaniyetli bulmuyorum.
Konumuz da aslında bu mesele ile bağlantılı…
MUSTAFA AKYOL İLE İSLAM VE LİBERALİZM ÜZERİNE
Dün, uzun zamandır görmediğim eski dostumuz Star yazarı Mustafa Akyol ile biraraya geldik. Birçok meselenin yanında “Muhafazakar Liberal” ve “Abdestli Kapitalist” kavramlarını da konuştuk. İslam ve liberalizm konusunda merak ettiğim soruları sordum kendisine…
Kendisini “Muhafazakar Liberal” olarak tanımlayan Mustafa Akyol’a liberalizmin özgürlük anlayışının islamın kulluk bilinci ile çelişip çelişmediğini sordum.
Soruma soru ile cevap verdi: “Hangi Liberalizm?”
“İnsanı dini değerlerden kopartarak özgürleştireceğini iddia eden Fransız liberalizmine hiçbir sempatim yok” dedi. Liberalizmi, modern devletin ceberrutluğuna karşı bireyin korunması, dini özgürlüklerin savunulması olarak gören yorumunun ise islamla uyumlu olduğunu düşünüyor.
En çok mütedeyyin insanların liberallerin de savunduğu bireysel ahlaka önem vermesi gerektiğini söylüyor ve “İslam’da imanın “taklidi” değil “tahkiki” olanı, yani kalabalığa uymayla değil “bireysel tefekkür”le ulaşılanı makbuldür” diyerek imanın da dış baskılardan arınmış bireyin içsel bir tercihi olduğuna vurgu yapıyor.
Liberalizmin özgürlük anlayışı kadar bireyi ön plana çıkaran tavrı da islami açıdan tartışma konusuydu. Peki bu ümmet bilinci ile çelişmiyor muydu?
Kapitalizmi ise sol jargonun kirli hale getirdiğini düşünüyor. Mustafa Akyol’a göre kapitalizmden kasıt, piyasa ekonomisi, özel mülkiyet ve girişim hürriyeti ise, bunlar İslam’a uygun olmak bir yana, kısmen İslam medeniyetinin geliştirdiği kavramlar…
Ümmet konusundaki tavrı ise çok net: “Ben ümmete mensup bir bireyim; bireyim, çünkü sadece Allah’ın kuluyum.”
LİBERALLER, MENFAAT PEŞİNDE İNSANLAR MIDIR?
Liberalizm denilince akla “menfaat peşinde koşan birey” karikatürü gelir. Akyol’un, bu karikatüre itirazı var. Liberalizmin idealinin “neyin peşinde koşacağına kendi karar veren birey” olduğunu savunuyor. Bunun sonucunda birey, menfaatçi de olabilir yardımsever de, din dışı bir hayatı da seçebilir, dindar bir insan olmayı da…
İslamda mülkiyet olmadığı iddiasına ise kesinlikle katılmıyor. “İslam’da zekat, infak ve sadaka var elbet; ama bunun ötesinde özel mülkiyet koruma altında.” diyor ve ekliyor “Mülk Allah’ındır” diyenler haklı; Mülk elbette Allah’ındır. Ama bunu kullanma hakkını kime vermiştir? Bence sosyalist bir devlete değil, bireylere vermiş, onlara da ahlaki sorumluluklar getirmiştir”
Anti-Kapitalist müslümanlara gelince. Onları diğer sosyalistler gibi iyi niyetli görüyor. Ancak Marksizm’i benimseyip onun üzerine islami yorumlar yaptıklarını ve iktisadi açıdan tespitlerinin yanlış olduğunu söylüyor. “İslam Sosyalizmi” kavramını ise İslamın 14 asırlık tecrübesinin çoğuna aykırı buluyor.
Müslüman kapitalist olur mu meselesini de, Müslüman tüccarların İslam medeniyetinin yükseliş ve yayılmasında oynadıkları rolü de, zenginliğin yoldan çıkarıcı bir imtihan olduğunu da uzun uzun konuştuk.
“Öyle adamlar ki, ne ticaret, ne alış-veriş onları Allah’ı zikretmekten, dosdoğru namazı kılmaktan ve zekatı vermekten ‘tutkuya kaptırıp alıkoymaz”(Nur,37) ayetinin aslında bir çok cevabı içinde barındırdığını hatırlattı
Sohbeti, sanırım anti-kapitalist müslümanların da katılacağı şu kelimelerle bitirdik: “Her meselenin en doğrusunu Allah bilir. Bizler ancak kısıtlı bir anlama ve yorumlama gayreti içindeyiz. Hata payı bırakmamız lazım kendimize.”
İSA TATLICAN/MİLAT