Akşam gazetesi yazarı Kurtuluş Tayiz’in “ABD, PYD’yi kime karşı silahlandırıyor?” başlıklı yazısı şöyle:
New York Times, Barack Obama’nın DAEŞ’e karşı mücadeleyi hızlandırmak için kurmaylarına PYD’ye doğrudan silah yardımı yapılması yönünde bir plan üzerinde çalışma talimatı verdiğini yazdı. Ulusal Güvenlik Konseyi’nde görüşülmekte olan tasarı, Türkiye’nin tepkisiyle karşılaşmasa büyük ihtimalle yakın günlerde hayata geçecek.
Aslında ABD’nin PYD’yi silahlandırma programı yeni değil; Amerikan yönetimi uzun süredir PYD’yi silahlandırıyor. Burada tek farklı olan yan, silah yardımlarının bugüne kadar “Suriye Demokratik Güçleri” adı altında toplanan ve yüzde 80’i PYD’li olan örgüte yapılmış olması. Pentagon’un verilerine göre SDG’ye bugüne kadar tam 350 ayrı parti silah yardımı yapıldı. Anlaşılan Obama yönetimi, PYD’yi silahlandırma programını artık dolaylı değil, doğrudan yapmayı planlıyor.
Ayrıca yeni silahlandırma programına göre PYD’ye tanksavar ve uçaksavar gibi nispeten ağır silah ve cephane desteği verilmesi de gündemde.
Bu hamlenin Türkiye’ye açıktan bir meydan okuma olduğu görülüyor. Başbakan Binali Yıldırım da konuyla ilgili iddiaları tepkiyle karşılayarak “Eğer terör örgütü PKK’nın uzantısı PYD’ye doğrudan silah yardımı yapılmaya başlanırsa bunu esefle karşılarız ve iki ülke arasındaki ilişkiler zorlu bir döneme girer” dedi.
NYT’ın haberinde Barack Obama’nın görev süresi tamamlanmadan DAEŞ’in Rakka’dan çıkarılmasını istediği ve bunun için de PYD’nin silahlandırılmasının şart olduğunu düşündüğü yazılıyor.
Bu gerekçe kuşkusuz inandırıcılıktan uzak; ABD, Kobani hadisesinin gerçekleştiği 2014’te PYD’ye açıktan silah yardımı yapmaya başladı zaten. Ancak Türkiye’nin tepkisi üzerine silah yardımlarını “Suriye Demokratik Güçleri” üzerinden yapmayı sürdürdü.
Sorun burada DAEŞ’le mücadele değil; aksine Türkiye ile mücadele. Obama yönetimi PYD’yi DAEŞ’e karşı değil, Türkiye’ye karşı silahlandırıyor. Ve ABD-PYD ittifakı da sanıldığı gibi DAEŞ’e karşı geliştirilen bir ittifak değil, ilk günden beri Türkiye’ye karşı bir ittifaktır. Türkiye’nin “Fırat Kalkanı” operasyonuyla Suriye’ye girmesi karşısında ABD de Ankara’ya PYD’yi açıktan, doğrudan ağır silahlarla donatma ve PKK/PYD’yi düzenli ordu haline getirme resti çekiyor.
Ankara ciddi bir tepki gösteremezse ABD, PYD’yi doğrudan silahlandırmaya başlayacak. Ve maalesef ABD’nin PKK/PYD’den müteşekkil kuracağı bu ordunun namluları yakın gelecekte Türkiye’ye çevrilecek.
madem abd Türkiye düşmanlarıyla iş tutmakta bu kadar ısrarcı o zaman tek secenek kaldı biz de incirliği abd ye kapatacak abd nin kendisine tehdit olarak tanımladığı tüm ülkelere açacağız yani çin ve rusyaya.. bu işler böyle yürüyor nasıl ki abd hiçbir hakkı olmadığı halde ortadoğuyu işgal edip, kendisinin ve israilin çıkarları için bizim toprak bütünlüğümüzü tehdit ediyor o zaman biz de onun ortadoğudaki varlığını tehdit ederiz bu iş şaka maka değil vatan mevzusu yani sözkonusu vatansa gerisi teferruat noktasına gelinmiştir artık benden söylemesi Türkiye artık abd ile yola devam edemez tercih kaçınılmaz