Fetullahçı terör örgütü/Paralel devlet yapılanması (FETÖ/PDY) medyasına ABD İstanbul Başkonsolosu’ndan skandal destek ziyareti… ABD İstanbul Başkonsolosu Charles F. Hunter, Zaman Genel Yayın Yönetmeni Abdülhamit Bilici ve Today’s Zaman Genel Yayın Yönetmeni Sevgi Akarçeşme’yi FETÖ medyasının ana karargahı Zaman binasında ziyaret etti. Zaman’da yer alan haberde yer alan ayrıntılar, ABD İstanbul Başkonsolosu’nun bir terör örgütü olan FETÖ’ye destek verdiği ve Türkiye’nin iç işlerine burnunu soktuğu diplomatik bir skandala sebep oldu. Star gazetesine bomba atıldığında, Star Medya Grubu Başkanı silahlı saldırıya uğradığında, Sabah gazetesine saldırı olduğunda hiç oralı bile olmayan ABD İstanbul Başkonsolosu’nun bir terör örgütü medyasına destek ziyareti FETÖ ile ABD arasındaki ilişkinin de bir suç ortaklığı potansiyeli taşıdığını açık etti. İşte Zaman’daki skandal haber…
Zaman Gazetesi’nin İstanbul’daki genel merkezini ziyaret eden Amerikalı diplomat, Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğüne verdikleri desteğin basın kuruluşları arasında ayırım yapmaksızın süreceğini vurguladı. Gazetecilerin yaşadığı artan baskılar konusunda bilgi aldı.
Hunter ve beraberindeki iki yetkili, Bilici ve Akarçeşme’nin yanı sıra aralarında Today’s Zaman eski GYY Bülent Keneş ve Zaman Dış Haberler Editörü Mustafa Edib Yılmaz’ın da yer aldığı gazetecilerle bir saati aşkın görüştü. Türkiye’nin demokrasi ve hukukun üstünlüğünden endişe verici bir süratle uzaklaştığı bir dönemde gerçekleşen görüşmede ana gündem maddesini de basın özgürlüğüne yönelik ihlaller oluşturdu. Gazetecilerin detaylarını paylaştığı özelde Zaman grubunun genelde ise tüm özgür basının karşı karşıya kaldığı tehditleri ABD heyeti dikkatle dinledi. Sıra, Akarçeşme’nin Twitter’da yaptığı bir paylaşımın altına bir başkasının yazdığı yorumdan ötürü 17,5 ay hapis cezasına çarptırılmasına geldiğinde ise şaşkınlıklarını gizleyemediler. Hunter, resmi belgelerin elde edilmesi ve yayımlanması nedeniyle tutuklanan Türk gazetecilerin başına gelenlerin iktidar çevreleri tarafından ABD’deki Wikileaks ve Edward Snowden sızıntılarıyla meşrulaştırılmaya çalışılmasına da tepki gösterdi. Söz konusu bu iki olayda gazetecilerin yayımladıkları belgeler nedeniyle hiçbir soruşturma geçirmediğini, ilgili yasal süreçlerin yalnızca bu belgeleri korumakla yükümlüyken basına sızdıran devlet görevlileri hakkında yürütüldüğünün altını çizdi. Wikileaks ve Snowden belgelerine dayanarak haber yapan gazetecilerin işlerini yaptığına dikkat çekti. Türkiye’de ihlallerin bir sorun olmayı sürdürecek gibi göründüğünü ancak kendilerinin de bunun karşısında basın özgürlüğünü desteklemeye devam edeceklerini vurguladı.