Suriye’nin kuzeyindeki demografik yapıyı değiştirmeye ve kantonları birleştirmeye çalışan terör örgütü PYD’nin asıl amacı, Haseke’nin Rimelen bölgesindeki petrolü bu kuşak üzerinden Lazkiye’den Akdeniz’e ulaştırabilmek. Ceylanpınar’da yakalanan terör örgütü PYD/PKK üyesi Azad kod adlı Metin C, verdiği ifadede, “PYD bölgedeki enerji yükünün hepsini almak istiyor. Yapılan bu mücadele toprak alma mücadelesi değildir. Rimelen, Kamışlı ve Derik bölgesindeki petrolü Lazkiye’ye getirmek için Türkiye sınıra bir Kürt koridoru oluşturmaya çalışıyorlar.” dedi.
Suriye’de 2003 yılında kurulan PYD’nin, eylemleri, sözde yöneticilerinin kullandığı dil, ideolojisi ve yapılanmasıyla terör örgütü PKK’nın bu ülkedeki uzantısı olduğu bilinen bir gerçek. PKK ile olan organik bağı tescillenen PYD, Suriye’de 2011’de başlayan iç savaş sürecinde Esed rejiminin yanında durdu. Rejimle mücadele eden muhaliflere destek vermeyen PYD, Suriye’deki iç karışıklıktan istifade etmeye çalıştı. Suriye’nin kuzeyinde Cezire, Kobani ve Afrin kantonlarını birleştirme hayali kuran terör örgütü, bu süreçte Esed’den de destek gördü.
Suriye’deki savaş ortamını lehine çevirmeye çalışan PYD, terör örgütü DAEŞ’in bu ülkedeki eylemlerinden de istifade etti.
PYD, uluslararası kamuoyuna, DAEŞ’in özellikle Ayn el Arap’a (Kobani) saldırısı ve burada yaklaşık 5 ay süren çatışmalarda terör örgütüyle mücadele görüntüsü verdi. Bu süreçte birçok ülkeden destek alan PYD’nin asıl niyeti ise bundan sonra ortaya çıkmaya başladı. Suriye’nin kuzeyinde demografik yapıyı değiştirmek için harekete geçen, bölgedeki Arap ve Türkmenleri tehcir eden, direnenleri tutuklayan PYD’nin sivillere yönelik eylemleri Uluslararası Af Örgütü’nün raporunda yer aldı.
Uluslararası Af Örgütünce 13 Ekim 2015’te hazırlanan raporla, PYD’nin, Suriye’nin kuzeyinde Arap ve Türkmen sivillerin yaşadığı bölgeleri kullanılamaz hale getirdiği, bölgedeki sivilleri zorla göç ettirdiği, insan haklarını ihlal ettiği ve savaş suçu işlediği belgelendi.
Suriye’nin kuzeyinde yayılmacı politika izleyen, Türkiye’nin doğu ve güneydoğu bölgesinde PKK’ya destek veren PYD, geçtiğimiz aylarda Rusya ve Esed rejiminin desteğiyle Halep ve Azez’de kendisine alan kazanmak için harekete geçti. Afrin ile diğer üç kantonu birleştirerek Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt devleti kurmayı amaçlayan terör örgütü, bu süreçte birçok ülkeden destek gördü.
Asıl niyetini hep gizleyen PYD’nin asıl amacı da Haseke iline bağlı Rimelen bölgesindeki zengin petrol kaynağını tek başına kontrol altında tutabilmek. Suriye’nin kuzeyinde “güvenli bir Kürt kuşağı”yla Akdeniz’e ulaşmayı hedefleyen terör örgütünün bu düşüncesinin arkasında ise bölgede yaşayan Türkmen ve Araplara petrolden pay vermeme planı yatıyor.
PYD, Akdeniz’e ulaşarak orta ve uzun vadede hem kuşatılmışlıktan kurtulmak hem de ekonomik açından kendine yetebilecek bir düzen inşa etmek istiyor.
Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Dış Politika Araştırmacısı Can Acun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, PKK terör örgütünün Suriye uzantısı PYD’nin, kanton ilan ettiği Cezire, Ayn el Arap ve Afrin bölgelerini birleştirerek ne pahasına olursa olsun Suriye’nin Türkiye sınırı boyunca bir kuşak oluşturmak istediğini söyledi.
Kantonları güvence altına almak istiyorlar
PYD’nin böylelikle hakimiyet alanları arasında toprak bütünlüğünü sağlayacak aynı zamanda askeri, lojistik ve ekonomik açından da bir sürdürebilirlik elde edeceğini anlatan Acun, şunları kaydetti:
“Başta terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan olmak üzere sözde örgüt liderlerinin bizzat söylemleri ile ortaya çıkan bir diğer hedefi ise kantonları güvence altına aldıktan sonra Lazkiye bölgesi üzerinden Akdeniz’e ulaşabilmek. Örgüt, Haseki’deki Rimelen bölgesinde elinde tuttuğu zengin petrol yataklarından elde edeceği ham petrolü bu hat üzerinden dünyaya pazarlamayı hedefliyor. Halihazırda buradaki üretimini Esed rejimine ve IKBY bölgesine pazarladığı biliniyor ancak buradan elde ettiği gelir çok sınırlı.”
PYD’nin hedeflerine ulaşabilmek için öncelikle Azez-Cerablus hattındaki muhalifleri elimine etmeyi, ardından ise İdlib üzerinden Lazkiye bölgesine ulaşarak buraların kontrolünü sağlamayı amaçladığını dile getiren Acun, bölgedeki mevcut askeri dengeler ve demografik duruma işaret ederek, “PYD’nin hali hazırda, elinde tuttuğu bölgeleri bile savunabilecek askeri yeterliliği olmadığını, ABD-Rusya’nın hava desteği ve Esed rejimi ile kurduğu taktiksel ilişki sayesinde var olmayı sürdürdüğünü görüyoruz.” ifadelerini kullandı.
PKK’lıların ifadeleri
Şanlıurfa’dan Suriye’ye geçmeye çalışırken yakalanan terör örgütü PKK mensupların verdiği ifadeler de PYD’nin, Rimelen’deki petrol kaynağını Akdeniz’e ulaştırma amacını doğrular nitelikte.
Ceylanpınar ilçesinde Aralık 2015’te yakalanan terör örgütü PYD/PKK üyesi Azad kod adlı Metin C, verdiği ifadede, “PYD bölgedeki enerji yükünün hepsini almak istiyor. Yapılan bu mücadele toprak alma mücadelesi değildir. Rimelen, Kamışlı ve Derik bölgesindeki petrolü Lazkiye’ye getirmek için Türkiye sınıra bir Kürt koridoru oluşturmaya çalışıyorlar.” dedi.
Suruç Mürşitpınar’da Şubat 2016’da gözaltına alınan terör örgütü PYD/PKK üyesi Amara kod adlı Leyla A. ise şunları kaydetti:
“Afrin kantonu ile Kobani’yi birleştirmek oldukça zor. Örgüt bu konuda sürekli taktik ve stratejisini değiştiriyor çünkü bölgede Arap ve Türkmen nüfusu daha fazla. Burada DAEŞ ve ÖSO’ya karşı savaşıyoruz. Tabii en büyük destekçimiz özellikle hava saldırılarında Rusya oluyor. Türkiye’nin kırmızı çizgi oluşturması da örgütün işini zorlaştırıyor. PYD, petrol boru hattı için Arap ve Türkmenlerle anlaşmak zorundadır çünkü Afrin ve Kobani birleşse dahi güvenli olmaz. Örgüt yönetimi, petrol boru hattı için hem savaşıyor hem de uluslararası denge kurmaya çalışıyor.”