Artık haber de seyredebilirsiniz
Değerli okuyucularımız,
Yayıncılıkta başarılı olarak 40., 50. Yaşları idrak etmek oldukça zordur.
Bir lokantacı olsanız, lezzeti bir kere tutturduğunuzda ve tattırdığınızda artık kurumunuzu aynı verimlilikte asırlara taşımanın tek şartı o lezzeti iyi muhafaza etmektir. Sultanahmet köftecisi önünde, komşu köfteciye kadar uzanan kuyrukların aradığı tek şey “o eski lezzet”tir.
Oysa gazetecilikte bu, o kadar kolay değildir. Çünkü bir taraftan yayın ilkelerinizi, ilerleyen yıllarda şartlar ne olursa olsun muhafaza etmek, diğer taraftan da sektörünüzdeki baş döndüren gelişmeleri sürekli izlemek ve uygulamak zorundasınız. Yani son derece muhafazakâr ama aynı zamanda bir o kadar da yenilikçi olmak zorundasınız. Oysa köklü yayın kurumlarında değişim; büyük gemilerin manevrası gibi oldukça zordur.
BİZE BAKINCA…
Bu iki açıdan Türkiye gazetesini değerlendirecek olursak…
Bir kere başlangıçta belirlenen yayın çizgisi ve ilkelerimizin isabet derecesi her geçen gün daha iyi anlaşılmaktadır.
Nitekim, 22 Nisan 1970 tarihinde yayınlanan ilk nüshamızda yayınlanan adeta bir manifesto niteliğindeki “Önce Demokrasi” başlıklı yazıdan birkaç satır aktarmamız bu iddiamızı ispatlamaya yetecektir:
“Gazetemiz, Millet Meclisinin kuruluşunun yarım yüz yılını doldurduğu bir tarihte yayın hayatına atılıyor. Bu (yayına başlama tarihi olarak 22 Nisan’ın seçilmesi), bir tesadüf değildir. Böyle mutlu bir günün arefesinde çıkmayı, demokrasiye yürekten bağlı olduğumuz için istedik.
…
Görevlerimizin başında önce Millî Hâkimiyeti ve demokrasiyi korumak gelmektedir.
Milletin beka şartı saydığımız bu rejimi, bugün çok karanlık akıbetlere doğru sürüklemek isteyenler var.
İlim kuruluşları ise bambaşka bir hüviyet içindedir. Profesörler kürsülerini terk etmiş, politikacıların arasına karışmıştır.
Gençlik, bombalar imal ediyor, barikatlar kuruyor, birbirini öldürüyor.
Gazetemiz, bu hareketlerin eninde sonunda demokrasiye zarar vereceğine inanmaktadır. Bu sebeple, aşırı sağ, aşırı sol denen ve kardeşi kardeşe vurduracak olan rejim dışı sistemlere tamamen karşıyız.
…….
Milliyetçiliği, “ırkçılık” değil, Türk Milletinin bütünlüğüne ve demokrasi içinde yükselmesine yardımcı bir vasıta saymaktayız.
…….
Din ve vicdan hürriyetleri hususundaki düşüncemiz ise açıktır. Türkiye bir Müslüman memleketidir. Ama hemen belirtelim ki, dinin yeri, politikanın dışında ve üstündedir. İslâmiyet’in muhatabı bütün insanlık, alanı ise bütün dünyadır. Bu sebeple, onu şu veya bu şekilde siyasete âlet etmek veya rejimlerden herhangi birinin kalıbına uydurmaya kalkmak, aldanmaların en büyüğüdür.
…….
Gazeteciliğin “ticaret” olduğuna inananlardan değiliz.
İnsan haysiyet ve haklarına aykırı, demokrasiyi zedeleyecek her davranış bizi karşısında bulacaktır.”
42 yıl önce yazılan ve Türkiye gazetesinin gen haritasını oluşturan bu ilkelerin isabet derecesini anlamak için bugün hâlâ darbelerle yüzleşmeye ve demokrasimizi kesintilerden kurtarmaya çalıştığımızı hatırlamak yeterlidir.
Gazetemizin Kurucusu ve Sahibi Sayın Enver Ören’in, 40. Yıl Mesajı’nda yer alan, “Bu gazeteyi milletimize hizmet niyetiyle çıkardık. Onu her zaman milletimizin bir emaneti olarak gördük. Bu emaneti göz bebeğimiz gibi koruduk. Gazeteyi hiçbir zaman kendi menfaatimiz için kullanmadık. En sıkıntılı günlerimizde dahi bu hizmetin kesintiye uğramadan devam etmesi için ne gerekiyorsa onu yaptık” ifadeleri, bu ilkelerimizin 42 yıldan beri kıl kadar esnetilmeden uygulanmakta olduğunu göstermektedir.
NE KADAR YENİLİKÇİYİZ…
Gazetecilikte belki de en zor ve belirsiz konudan bahsediyoruz.
Hızla gelişen dünyada insanların her gün değişen ihtiyaçlarına cevap vermeye çalışacaksınız. Bu, yazıldığı kadar kolay yapılabilecek bir şey değildir. Değişen hayat şartlarına paralel olarak gazetelerden beklentiler de sürekli değişmektedir.
Durumu gazetemiz açısından değerlendirecek olursak…
Açık yüreklilikle söylemeliyiz ki, özellikle 90’lı yıllarda Türkiye’de kültür promosyonunu başlatmış, “eve götürülecek tek gazete” unvânını alarak tiraj rekorları kırmış bir gazete olmamıza rağmen, 2001’den itibaren başlayan krizli yıllar yayınlarımızı da büyük ölçüde rutinleştirmişti. Oysa aynı dönem, yayıncılığın büyük değişim yaşadığı, rekabetin çok acımasızlaştığı ve dijital medyanın da etkisini arttırdığı, bir dönemdi.
Biz de bu değişimden daha fazla geri kalmamak için yaklaşık beş yıl önce, başarıya susamış genç kadromuzun verdiği cesaretle yayın kalitemizi arttırma seferberliğine giriştik. Üstelik de çıtayı oldukça yükseğe taşıyarak dijital yayın tehdidine karşı nitelikli yayıncılığı da hedefledik.
Bu meyanda sektörümüzde ilk defa, toplumda büyük kesimlerin ortak problemi olan çevre, sağlık, engelliler gibi konulara sosyal sorumluluk anlayışı ile yaklaşan tematik sayfalar oluşturduk. Son üç yıldır ise özel haberciliğe ağırlık verdik ve çok önemli bir mesafe de katettik. Artık her gün bir veya birkaç haberimizin 100’ün üzerinde haber sitesi tarafından iktibas edilmesine alıştık. Onlarca özel manşetimiz bizden günler sonra diğer gazetelerde yer aldı.
Bize, takip ve taklit edilme onurunu yaşatan ekibimize şükranlarımı sunuyorum.
YENİ BİR DÖNEM BAŞLIYOR…
Elinizde bulunan gazete ile yeni bir döneme adım atma gayreti içindeyiz.
Şöyle ki…
Artık mizanpajımızı da içerikte oluşan canlılığa uygun hale getirdik. Bundan sonra grafik derinliği olan, daha rahat okunan bir gazete sunmaya çalışacağız.
Öte yandan uzun zamandır gereken önemi veremediğimiz dijital türevlerimizi de teknik ve editoryal açıdan daha sağlıklı bir yapıya kavuşturduk. Artık yepyeni yüzü ile aktif bir web sitemiz, onun da iPad, iPhone ve Android versiyonları test yayınlarını tamamlamış olarak hizmete sunulmuştur. Yine, bütün sayfalarımızın orijinal haliyle yer aldığı e-Türkiye çalışmamız da tamamlanmış olup birkaç aydan beri yayındadır.
Öte yandan Twitter ve Facebook başta olmak üzere önemli sosyal mecralarda da gazetemiz yer almakta, hem her gün içeriğimiz geniş kitlelerle paylaşılmakta hem de yeni gelişmeler, Türkiye Gazetesi imzası ile sunulmaktadır. Bu konuda çok tecrübeli bir ekibimiz günün 24 saatinde görev başındadır. Ve artık önemli bir gelişme olduğu zaman gerek web sitemizde, gerekse Twitter’da ilk duyuran birkaç mecradan biri biz oluyoruz.
HÂLÂ KALİTELİ ÜRÜN DEĞERLİDİR…
Netice itibariyle hâlâ özgün ve değerli üretiminiz varsa bunu sunduğunuz mecranın hiç önemli olmadığını, her halükârda katma değere dönüşeceğini düşünüyoruz. Evet, şu anda dijital ortamda bu pek mümkün olmuyor. Ama insanlar, sizin o özgün içeriğinize sizden başka yerden ulaşamadığı zaman bu realize dönemi başlayacaktır. Bunun da çok uzak olmadığını düşünüyoruz. Nitekim gazete yönetimleri tarafından bu konuda çok ciddi adımlar atılıyor.
Buraya kadar paylaşmaya çalıştığımız dijital hamlelerimiz hemen her gazetenin yapmaya çalıştığı olmazsa olmaz şeylerdir.
Oysa biz gazetecilikte yine bir ‘ilk’e imza atarak, gazete-internet ilişkisine farklı bir boyut getirdik. İnternet teknolojisini sürekli olarak gazetenin tepesindeki bir tehdit olarak algılamaktansa, interneti bizatihi yazılı medyayı güçlendirmekte kullanabileceğimizi düşündük ve “gazetecilikte görüntülü haber” dönemini başlattık. Artık Türkiye gazetesindeki haberleri okumakla kalmayacak, aynı zamanda “seyredeceksiniz”… Bunun için mobil cihazınıza, gazetemizde seyretmek istediğiniz haberi taratmanız kâfi…
Bugünden itibaren bazı haberler için başlattığımız bu uygulama yakında daha da çeşitlenecek ve gazetemizde yer alan yemek tarifini arzu ederseniz yine gazetemizden görüntülü olarak da izleyebileceksiniz. Veya çocuğunuzun yaş gününde çektiğiniz 3 dakikalık görüntüyü, gazetemizde yayınlatarak bu mutluluğunuzu yüz binlerle paylaşabileceksiniz.
Bugün gazetemizle birlikte takdim ettiğimiz dört sayfalık tanıtım gazetemizde bu yeni uygulamalarımızla ilgili geniş bilgiler bulabilirsiniz.
Ayrıca gazetemizin bu günlere gelmesinde payı olan yöneticilerimize, yazarlarımıza, mesai arkadaşlarımıza ve elbette Türkiye Ailesi’nin ayrılmaz parçası olan okuyucularımıza vefa borcumuzun gereği olarak, Sadık Söztutan’ın yoğun gayretleri ve derin üslûbuyla anlam kazanan “Aile Albümü”nü de yine bugünkü gazetemizle birlikte takdim ediyoruz. Aramızdan ayrılanlara Allah’tan rahmet diliyoruz.
Bu vesile ile dar kadro ve imkanlara rağmen amatör bir heyecan ve inanılmaz bir gayretle bu çalışmaları gerçekleştiren ve bizim için dünyanın en değerli gazetecileri olan mesai arkadaşlarımıza şükranlarımızı arz ediyoruz.
NUH ALBAYRAK/TÜRKİYE