Cemaatin emniyet ve yargıda hiç bir yapılanma içinde olmadığı yönündeki savını tiye alan Yıldıray Oğur, Gülen’in BBC röportajını kritik etti.
Türkiye gazetesi yazarı Yıldıray Oğur, AKP ile cemaat arasındaki kavgayı yorumladığı yazısında Fethullah Gülen‘in BBC‘ye verdiği röportajı kritik etti. Gülen’in özellikle Kürt sorunu ve çözüm sürecine dönük değerlendirmelerini sorgulayan Oğur çarpıcı eleştirilerde bulundu.
Gülen’in bir cemaat lideri ya da bir din adamı olmanın ötesinde hayli siyasi bir kimlik ile konuştuğunu vurgulayan Yıldıray Oğur cemaatin “yolsuzluk operasyonlarının bizimle hiç bir ilgisi yok” savında ısrar etmesini “yav he he” diyerek tiye aldı. Oğur, Gülen açıklamaları ışığında cemaatin Kürt sorununa İlker Başbuğ’un anlayışı ile yaklaştığını yazarken çözüm sürecinin cemaat tarafından “kriminalize” edilmek istendiğini savundu.
İşte Oğur’un yazısındaki ilgili bölüm:
Gülen’in BBC’ye binde birini tanımadığını söylediği (ki binlerce polis ve savcının içinde olduğu bir yapıdan bahsedildiği için doğru olabilir) farklı şehirlerdeki onlarca farklı savcı, polis Türkiye’yi yolsuzluklardan kurtarmak için sözleşmiş gibi onlarca farklı mevzuda operasyonlara başladı. Biriktirilmiş dosyalar açıldı, durdurulmayan TIR’lar durduruldu. Hanefi Avcı’nın cemaatle ilgili kitap yazdıktan bir ay sonra devrimci bir militan olduğunun keşfedilip içeri atılmasından sonraki en büyük tesadüftü bu.
CEMAATİN ‘BİZİMLE ALAKASI YOK’ SAVUNMASINA YANIT: YAV HE HE!
Dershane tartışmaları sırasında bir grup gazeteci olarak davet edildiğimiz Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın Kuzguncuk’taki yalısında görüştüğümüz arkadaşlarımıza esas meselenin cemaatin devlet içindeki örgütlenmesi olduğunu, bunun sürekli ve sadece bu iktidarla değil bundan sonra Başbakan Zekeriya Öz bile olsa onunla da sürekli çatışma oluşturacağını anlatmıştık.
Her zamanki “bizim ne alakamız var” cevabıyla karşılaşmıştık.
Belki bu cevabı içine komploculuk, Orta Doğu geçen klişe cümleyle BBC’ye, New York Times editörlerine yedirmek kolay. Ama bugün sokaktaki herkesin buna vereceği tek cevap “Yav he he” den fazlası olmayacaktır.
GÜLEN’İN YANINDA CHP LİDERİ BİLE APOLİTİK KALIR
Hele de Fethullah Gülen’in BBC’ye verdiği ana muhalefet liderinin yanında apolitik bir 80 kuşağı çocuğu kalacağı röportajdan sonra.
“Benden emir almaları mümkün değil yani, Türkiye’de her yerde, her şehirde, nerede böyle bir hadise çıktıysa hemen polisin üzerine, orada savcının üzerine, hâkimin üzerine yürüdüler.
GÜLEN’İN AKP’NİN KARŞISINA KOYDUĞU “BİZ” KİM OLUYOR?
Onları kaldırıp attılar, daha evvel de öyle bir şey yapmışlardı. Bunlar getirdikleri insanlar” cümlesindeki sitemlerden, taşlamalardan, “Bunlar getirdikleri insanlar”daki sicillere hakimiyetten o savcıların gerçekten kimden emir aldığını çıkarmak Türkçe Olimpiyatlarında yarı finale kalmaya bile yetmez…
Röportajdaki “bu Kürt meselesinde, o sürece biz onlardan evvel destek verdik.”, “Belki on küsur sene oldu, bu mevzuda biz tekliflerimizi onlardan evvel sunduk” cümlelerinde geçen “onların” iktidar partisi olduğunu düşününce, karşımızdaki “biz”in ne olduğunu anlamamak için Erdoğan’ı Esad’ın bile gelip devirmesinden rahatsız olmayacak emekliliği gelmiş sinir krizinin eşiğindeki bir Türk liberal olmak gerekir.
GÜLEN İSTİHBARAK KAYNAKLARINA YAKIN BİR ANALİZCİ Mİ?
Şu cümleyi kuran kişiye de dünyanın her yerinde istihbarat kaynaklarına yakın güçlü bir analizci denir artık: “Dağ’ın da rahatsızlığı vardı, Suriye’dekilerin, PYD’nin de rahatsızlığı vardı. İran’daki PJAK’ın da rahatsızlığı vardı bu mevzuda.”
Sadece analizle sınırlı kalsa kalp gözü açık bir dinî cemaat lideri deyip geçilebilir. Peki şu cümlelere ne denilebilir
ÇÖZÜM SÜRECİNİ KRİMİNALİZE EDECEK ADIMLAR
“Örgütle müzakere yapılabilir, bir beis görmüyoruz onda. Fakat devletin, itibarı onuru korunarak yapılmalı. Öyle yaparsanız yarın tarih ona, ‘paralel yapı budur’ der. Yani onlarla görüşürseniz ‘paralel yapı budur’ der.” Bu cümlelerde tersine çevrilmiş paralel devlet silahının hedefinde kimin ve neyin olduğunu anlamamak için de herhalde Milli Demokratik Devrime polisle gitmeyi düşünen bir Türk Troçkisti kadar “geniş” olmak gerekecektir. Bu cümlenin kendisi 7 Şubat’ı tek başına açıklamaya yeter. Daha da korkutucusu bundan sonra çözüm sürecini kriminalize edecek diğer tüm atılacak adımları.
“Devletin onurunu kollayarak bebek katili denen adamla görüş yoksa paralel devlet sen olursun” mesajını veren artık bir dinî cemaat değil, ancak devlet içinde örgütlü bir siyasi aktör olabilir…