Yeni Şafak yazarı Cem Küçük bugün köşesinde paralel yapının artık gün saydığını yazdı, 30 Mart’tan sonra da medyanın ve iş dünyasının değişeceğini, bazılarının akademik hayatının, bazılarının da hukukçuluklarının biteceğinin altını çizdi.
Yazısından bölümler şöyle:
PARALEL YAPININ OPERASYONLARI
Türkiye’de kendisine gölge hükümet kurmak isteyen paralel yapı işlerini emniyet ve yargıdaki cunta üzerinden götürdü. Ergenekon, Balyoz, şike, KCK, ÇHD, Cübbeli Ahmet, odatv, Devrimci Karargâh, reyting, 7 Şubat ve ellerinde patlayan sözde Selam Terör Örgütü iddiasıyla binlerce insanı zindanlara atmayı kafasına koymuş bir çete bu.
17 Aralık ve 25 Aralık darbe girişimlerinin rüşvet ve yolsuzlukla örtmek isteyen paralel yapı ve uzantıları başarılı olamadıklarını gördüler. O yüzden de elde ne var ne yok döküyorlar. Üç yıldan beri Başbakan’ı, oğlunu, ailesini yasadışı olarak dinleyen, kripto telefonların yazılımlarına girip devletin tepe noktalarının konuşmalarını kaydeden çete artık yolun sonuna geldi.
ÇETE KENDİSİNE GÜN SAYSA DAHA İYİ OLUR
Erdoğan’a ömür biçen, kelepçe takmak isteyen çete artık kendisine gün saysa daha iyi olur. Seçilmiş Başbakan’ın illegal şekilde dinlemek suçtur. Bu konuşmalar üzerinden yazı yazıp Erdoğan’ın siyasi hayatı bitti kehanetinde bulunmak çeteye ortak olmak demektir. Bu konuşmaları ekranlarda yayınlamak, gazetelerde sürmanşete çekmek hangi hukukla bağdaşır. Paralel yapının medyası ve yazarları önceden ‘Bunlar yasal dinlemelerdi’ üzerinden hareket ederlerdi. Bunu bir yere kadar anlayabiliyorduk.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu, Bilal Erdoğan için mahkemeden alınmış bir dinleme kararı yok dedi. Demek ki Bilal Erdoğan yasadışı olarak dinlenmiş. Yasadışı dinlemelerden medet umup meşru hükümeti yıkmaya, Başbakan’ı istifaya çağırmak anayasal suçtur. Bunu unutmayın. Koskoca hukuk adamları çıkmış kamu yararı vardır gibi 367 kararını bile gölgede bırakacak garip yorumlara imza atıyorlar.
ZIVANADAN ÇIKMALARININ SEBEBİ PSİKOLOJİK
2007 yılında da böyle abukluklara başvuranlar çok oldu. Sonuçlarını hep beraber gördük. Meclis’in yaptığı kanunları gayri meşru ilan eden vicdansız gazeteci ve akademisyenleri biz bu dönemde gördük. AK Parti kapatılsın diyecek kadar gözleri döndü. Bu kadar zıvanadan çıkmalarının sebebi psikolojiktir. Yansıtma ilkesi gereği dedikleri hiçbir şey çıkmayan, tespitlerini temenni diye yazan adamların sürekli hüsrana uğradığı ülke burası.
30 MART’TAN SONRA MEDYA DA İŞ DÜNYASI DA DEĞİŞECEK
30 Mart’a şurada bir şey kalmadı. Seçimlerde istediği oyu alsa bile AK Parti ve Erdoğan’ın meşruiyetini tartışmaya açanlarınhallerini 30 Mart sonrası göreceğiz. Medya da değişecek, iş dünyası da. Bazılarının akademik hayatı bitecek, bazılarının hukukçuluğu. Hep hayal kırıklığına uğradılar, bundan sonra da uğrayacaklar.
Bu ülkede meşru siyaset yapma yeri Meclis’tir. Burası dışında yer yoktur. Gölge hükümet kurmak isteyenlere son sözü siyasetin söyleyeceğini bir daha hatırlatmak isterim.