Terörlü Mücadele Kanunu (TMK) 10’uncu Maddesiyle Görevli Cumhuriyet Savcısı Mustafa Bilgili tarafından hazırlanan, 28 Şubat davasının asker ayağını oluşturan bin 308 sayfalık iddianamesinde sivilleri işaret eden belgeler arasında gazetecilerle Genelkurmay karargahında yapılan görüşmeler, gazetecilere verilen temalar (konu başlıkları), darbeye destek olan haberler yer aldı. Savcı, gazetecilerin yaptıkları haberler ile Genelkurmay’dan iletilen 16 maddelik temalar arasındaki bağları tespit etmek için bilirkişi heyeti oluşturdu. Genelkurmay brifing ve ziyaretçi listesinde yer alan gazetecilerin dışında darbeye zemin hazırlayan haberlere imza atanlar da bilirkişinin hazırlayacağı rapor ile soruşturma dosyasına eklenebilecek. Kıdemli Topçu Kurmay Albay Hüsnü Dağ’ın evinde yapılan aramalarda ele geçirilen “Gazetecilere Verilecek Temalar” başlıklı iki sayfalık belgede yer alan o 16 madde şunlar:
1-Refah Partisi’nin, topluma nifak tohumları ektiği,
2-Refah Partisi yöneticilerinden ve milletvekillerinden pek çoğunun yaptıkları konuşmalarıyla başta Atatürk olmak üzere, TBMM’ne, TSK’ye ve Türk Ulusu’nun diğer değerlerine hakaret ettikleri, toplumdaki huzuru bozmaya çalıştıkları,
3-Kendisinden olmayanları Müslüman görmediklerinden onlar üzerinde her türlü oyunu sergilemeyi kendileri için bir hak, daha doğrusu Allah rızasını kazanmada bir yol gördükleri,
4-Bir yıllık koalisyon hükümeti zamanında Türkiye’yi her açıdan yağmalayarak kadrolarını oluşturdukları, binlerce milyarder ve trilyoner yaratarak İslamcı sermayeye destek sağladıkları, bunun da rejim aleyhindeki faaliyetleri hızlandırdığı,
5-Refah Partisi Genel Başkanının Atatürk, laiklik ve demokrasiye yönelik tüm davranış ve sözlerinin çok açık biçimde riya ve takiyye olduğunun herkes tarafından kabul edildiği,
6-Dokunulmazlıkları olmasaydı Refah Partisi milletvekillerinin azımsanmayacak sayıda olanlarının mahkum olacakları, bu milletvekillerinin çoğunlukla da ülkede “Hak” ve “Batıl” ayrımı yaparak vatandaşlar arasında gerginliğe neden oldukları,
7-Refah milletvekillerinin, TSK aleyhine konuşarak, “Halka zulüm, PKK karşısında başarısız olma, Türk Devleti’nin ırk ayırımı yaptığı” temalarını işledikleri,
8-Yayınladıkları eserlerde Atatürk ve demokrasi aleyhindeki düşüncelerini net olarak ortaya koydukları, bunlar arasında Hasan Hüseyin Ceylan’ın Din-Devlet ilişkileri ile Şükrü Karatepe’nin Darbeler-Anayasa ve Demokrasi eserlerinin sayılabileceği,
9-Türkiye’nin büyük bir gerginlik yaşadığı, bundan da önemli parti yöneticilerinin doğan gerginlikte paylarını kabul etmeyerek yaptıkları her işi ya demokrasiye ya da İslam’ın gerekliliğine dayandırdıkları,
10-Refah-yol hükümeti dönemine ait gazete koleksiyonları tarandığında gerginlik haberleri ve laik basının demokrasinin içine düştüğü tehlikeli durumuna yönelik haberlerinin görüldüğü, bunların; şimdi bazı laik basın yazarları tarafından unutulmak ya da unutturulmak istendiği,
11-Hukukun gereğinin yapılması, ‘Refah Partisi kapatılırsa gerginlik doğar’ mantığıyla konuya yaklaşmanın son derece yanlış olduğu, aynı mantığın “Çetelerin üzerine gitmeyelim, bazı sırları açıklamayalım” sözleriyle de kendisini gösterdiği, bu mantık nedeniyle “Türk devleti kanunsuz iş yapandan hesap sormaz, soramaz” inancının güçlendiği, Refah Partisinin kapatılmaması durumunda bu inancın kuvvetleneceği ve laik çevrelerde demokrasinin geleceği konusunda ciddi endişelere neden olacağı,
12-Refah Partisi’nin, icraatları ve sözleri nedeniyle büyük tepki topladığı, partide dahi “Biz ne yapıyoruz? Kendimize gelelim” tepkileri oluştuğu, parti kapatılmadığı takdirde, “Zafer Naraları” atılacağı, suçluluk duygusuyla susanların “Haklılık ve Doğruluk” kazandıklarını düşünerek eskisine göre daha açık, daha tehditkâr davranacakları, laik kesimi kendilerine haksızlık yapmakla suçlayacakları, hatta Anayasa Mahkemesi’nin ve devletin gücünün partiyi kapatmaya yetmediği, kapatılma durumunda doğacak olaylardan korkulduğunu iddia edebilecekleri,
13-TSK’ya ve laik-demokratik yapıya karşı çıkanların, Refah Partisi’ni destekleyen gazete ve dergilerin irticai görüşe sahip olduğu,
14-Siyasal İslamcıların son bir yılda Türkiye’de her yaşta insanlar arasında laik-antilaik ayrımını körükledikleri ve ülkedeki milli birlik ve beraberliğe zarar verdiğinin açıkça görüldüğü,
15- Refah Partisi’nin İran ve Suudi Arabistan gibi teokratik dikta altında yaşayan ülkeleri, Türkiye Cumhuriyeti’ne yeğledikleri, bu ülkelere daha çok saygı duyduklarının çok açık gerçekler olduğu,
16-Libya gibi ülkeyi dahi Türkiye Cumhuriyeti üzerinde gördüğü, bu nedenle de İslam Komuta Konseyi’nde Kaddafi’nin yardımcılığının kabul edildiği şeklinde yazının bulunduğu tespit edilmiştir. (SABAH)
28 Şubat’ın sivil generallerine 16 emir!
28 Şubat davası iddianamesinde, postmodern darbenin sivilleri işaret eden belgeleri arasında gazetecilere ilişkin çarpıcı detaylar yer aldı Albay Hüsnü Dağ’ın evinden çıkan “Gazetecilere verilecek temalar” adlı belgede toplumu Refah-Yol Hükümeti’ne karşı yönlendirecek iddialar yer alıyor