Başbakan Erdoğan, “Pensilvanya’da bir zat var, 17 Aralık komplosunun fikir babası o, kasetler, montajlar oradan çıkıyor” dedi.
Tezahüratlara “Maşallahınız var. 30 Mart’ın adresi belli oldu” diyerek karşılık veren Erdoğan, “Özay Gönlüm ne diyor, Ey benim gözümde tüten, göynümde biten, datlı ezgili Denizlim, üveyik gözlüm, sözü özlüm, eli tüfenkli, demir yürekli Denizlim” sözleriyle konuşmasına başladı.
“Beni bak, nasısın baken eyi mi?” diyerek Denizlilere hatırını soran Erdoğan, Denizli’ye 5 yıl çinde 7. ziyaretini yaptığını belirtti.
Başbakan Erdoğan, “Allah’a hamdolsun, bugün hepsinden farklı, bugün Denizli bambaşka. Bugün Denizli kabına sığmıyor. Bugün Denizli coşkusuyla heyecanıyla partisine ve Başbakanına sahip çıkışıyla bir başka güzel. Allah hepinizden razı olsun diyorum. Rabbim kardeşliğimizi, birliğimizi, yol arkadaşlığımızı daim eylesin. 30 Mart seçimleri ülkemiz için, milletimiz için, Denizli için hayırlara vesile olsun. 30 Mart seçimleri, Ortadoğu, Balkanlar için yeryüzündeki tüm kardeşlerimiz, vatandaşlarımız, mazlumlar, mağdurlar için yeni bir başlangıç olsun diyorum” diye konuştu.
Vatandaşların “Dik dur eğilme bu millet seninle” sloganları üzerine Erdoğan, “Hiç endişe etmeyin dik duracağız, dikleşmeyeceğiz” dedi.
Müftü Ahmet Hulusi Efendi’nin 15 Mayıs 1919’da düşman Ege’yi işgal ederken Denizli’de halkı topladığını ve “Korkmayınız, meyus olmayınız, bu livayi hamdın altında toplanınız ve mücadeleye hazırlanınız” dediğini anlatan Erdoğan, Denizli’nin ümitsiz olmadığını, korkmadığını, yiğitliğiyle cesaretiyle fedakarlığıyla istiklalini ve hürriyetini bir destan olarak yazdığını söyledi.
“İstiklal Savaşı’nın kahramanı Denizli, aynı zamanda istikbal savaşının da kahramanı oldu” diyen Erdoğan, şöyle konuştu:
“Sizler çok çalıştınız, sırtınızı hiç kimseye dayamadan, sırtınızı devlete dayamadan, hiçbir beklentiye girmeden kendi yağınızda kavuralarak Denizli’de yatırımlar yaptınız. Burada ürettiniz, ihraç ettiniz, Denizli’yi, Türkiye’yi büyüttünüz. Denizli her takdiri ziyadesiyle hak ediyor. Denizli, her türlü övgüyü fazlasıyla hak ediyor. İşte bu sebeple Denizli bizim için çok müstesna bir yere sahip. Büyük Türkiye yolculuğunda da bizi, AK Parti’yi hiç yalnız bırakmadınız. Siz AK Parti’ye sahip çıktınız, siz milletin partisine sahip çıktınız, bize destek verdiniz, bize istikamet çizdiniz, bize hayır dualar ettiniz.”
Ahmet Hulusi Efendi’nin 95 yıl önce “korkmayın, ümitsiz olmayın” dediğini anımsatan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
“Millet olarak 95 yıl önce korkmadık, umutsuz olmadık, hiçbir kriz karşısında, hiçbir saldırı karşısında, hiçbir badire karşısında korkmadık, umutsuz olmadık. Her zamankinden çok daha cesuruz, çok daha umutlu, çok daha güçlü, çok daha azimliyiz. Bugünlere taşıdığımız cumhuriyetimizi, ülkemizi ve milletimizi bundan çok daha yükseklere taşımak için çok daha inançlı, çok daha kararlıyız. Şunu unutmayın sevgili kardeşlerim, meyve veren ağaç taşlanır. İçeride hizmet ürettiği için, eser ürettiği için, yatırım yaptığı, Türkiye’yi büyüttüğü için AK Parti taşlanıyor.”
Türkiye’de muhalefet sıkıntısı olduğunu dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
“Türkiye’de muhalefet yok. Türkiye’de biz, muhalefetsiz iktidarız, muhalefetsiz iktidar yapıyoruz. Sıkıntımız bu. Saldırıların hiçbirine boyun eğmedik, eğmeyeceğiz. Tek bir geri adım atmadan, içeride huzuru, adaleti, kalkınmayı, dışarıda barışı, kardeşliği, dayanışmayı savunmaya devam edeceğiz. Kim ne derse desin, kim ne yaparsa yapsın, bizim önümüzde 2023 hedefleri var. 2023, 2 trilyon dolar milli gelire doğru yürüyoruz. 500 milyar dolar ihracata doğru yürüyoruz. Kişi başına 25 bin dolar milli gelire doğru yürüyoruz. Türkiye’yi dünyanın en büyük 10 ülkesinden biri yapmak için, emin adımlarla ilerliyoruz.”
Başbakan Erdoğan, “Türkiye’nin milli kurumlarını, milli değerlerini, milli hedeflerini yok etmek istediler. İnanın ellerine, yüzlerine bulaştırdılar. Dünyanın hiçbir yerinde, tarihin hiçbir zamanında, hiçbir darbeci bunlar kadar acziyet içine düşmedi. Dünyada çok başarısız darbe girişimi vardır ama hiçbir darbeci bunlar kadar başarısız olmamış, bunlar kadar aciz, bunlar kadar gülünç duruma düşmemiştir” dedi.
Erdoğan, Özay Gönlüm Meydanı’nda partisince düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, ülkelerin ekonomik büyüme hızları olduğunu belirtti.
“Almanya orada, Fransa orada, İspanya orada, İngiltere orada, Amerika orada. Ama Türkiye de orada” ifadesini kullanan Erdoğan, “Birine bakıyorsun 0,2, öbürüne bakıyorsun eksi 0,2, öbürüne bakıyorsun yarım, öbürüne bakıyorsun 0,3, Amerika’ya bakıyorsun 0,6 ama Türkiye’ye bakıyorsun 4” diye konuştu.
Kimse önümüzde duramaz
Bu yürüyüşü hiç kimsenin durduramayacağına, Türkiye’nin bu kutlu yürüyüşünün önünde hiçkimsenin duramayacağına işaret eden Erdoğan, 17 Aralık’ta Türkiye’nin yürüyüşünü durdurmak, Türkiye’yi engellemek, yavaşlatmak için bir komplonun devreye sokulduğunu söyledi.
Piyasaları sarsmak istediklerini anlatan Erdoğan, şunları söyledi:
“Türkiye’nin milli kurumlarını, milli değerlerini, milli hedeflerini yok etmek istediler. İnanın ellerine, yüzlerine bulaştırdılar. Dünyanın hiçbir yerinde, tarihin hiçbir zamanında, hiçbir darbeci bunlar kadar acziyet içine düşmedi. Dünyada çok başarısız darbe girişimi vardır ama hiçbir darbeci bunlar kadar başarısız olmamış, bunlar kadar aciz, bunlar kadar gülünç duruma düşmemiştir.
17 Aralık darbesi güya CHP’nin desteğiyle yapılacaktı. CHP, Meclis’te gerilimi artıracak, sokakları tahrik edecek, Türkiye’yi yönetilemez hale getirmek için üzerine düşen vazifeyi yapacak, böyle anlaşmışlardı. Gel gör ki bir Anayasa Mahkemesine başvurmayı dahi beceremediler. Yıllardır her yasayı hemen Anayasa Mahkemesine taşırlar. Bu sefer elleri ayaklarına dolaştı, ey Rabbim sen ne büyüksün. İki kez gittiler, ikisinde de başları önde geri döndüler. Birincide son derece acemi şekilde, yasa daha Cumhurbaşkanımıza gitmeden kalktılar, HSYK yasasını Anayasa Mahkemesine götürdüler. Ret cevabı aldılar. İkincide HSYK yasasını Anayasa Mahkemesine götürdüler, dava dilekçelerindeki noksanlıklar sebebiyle yine ret cevabı aldılar. Anayasa Mahkemesine dahi başvurmayı beceremeyen bu adamlar bu ülkeyi nasıl yönetecek. İnanın bunların eline 5 koyun teslim edin, kaybedip gelirler. Bunlar bu. Niye? Bu CHP’nin başındaki genel müdür kasetle geldi, kasetle. Kasetle işbaşına gelen orada durabilir mi? O da bir başka kasetle gidecek, o kadar, onu bekliyor şimdi.
Bu, İstanbul’a belediye başkan adayı oldu biliyorsunuz. İstanbul’un Kağıthane semti vardır. Kağıthane semtinden meğerse nüfus kaydını yaptırmış, ikametgah. Kendini takdim ederken ‘Nerede oturuyorsun’ diye sorduklarında ‘Kağıttepe’de oturuyorum’ dedi. Yani bu. Niye? Her şeyi çakma, o da çakma. Kasetle işbaşına gelen, oy vereceği sandığı bulamayan, oy da kullanamadı bu seçimde biliyor musunuz? Oy vereceği sandığı bulamayan, bırakın oy da kullanamadı, bu insan ülkeyi yönetebilir mi? İşte böyle darbe girişimine payanda bile olamadı. Bu CHP’nin genel müdürüne daha ne yapsınlar?”
“Şimdi yine bir kasetler silsilesi gidiyor, gün geçmiyor ki kasetler çıkmasın. Artık herkes montajcı oldu. Hatta geçenlerde arkadaşlara söyledim, montaj teknolojisi o kadar ileri götürdü ki bu çakma genel müdür için de söyleyin de de bir montaj kaset çıkarsınlar” ifadesini kullanan Erdoğan, “Fakat Meclis’in içinde Anayasa’ya aykırı olduğu halde bakıyorsunuz dinlemeler, dinletmeler yayınlıyor. Zannediyor ki oradan bana oy gelecek.”
Başbakan Erdoğan, “Şimdi bir şey söylüyor, ‘Yalancıdan Başbakan olmaz’ diyor. Tek zaten bunun doğru söylediği bu. Akşam başka sabah başka ama bugüne kadar tek doğru söylediği bu. Hakikaten yalancıdan, yolsuzluk içinde olandan Başbakan olmaz. Onun için zaten Başbakan olamadınız. Çok partili hayatta CHP’ye bu millet iktidar vermedi. Neden? Çünkü tek sermayeniz var, yalan. Yolsuzluklarla dolu yaşamınız var” dedi.
“Hayatı palavralarla dolu”
Erdoğan, “Kalkıp bize bu tür iftiraları atan bu genel müdür, önce SSK Genel Müdürü olduğu döneme baksın. SSK Genel Müdürü olduğu zamanlarda, hastanelere gittiğiniz zaman şöyle 15, 20 yıl önce, kuyruklarda bekliyor muyduk, ilaçlarımızı alabiliyor muyduk? Neden? Çünkü işin başında bu genel müdür vardı. Hayatı bunun palavralarla dolu, dürüstlük yok bunda. Rahşan affı çıkmasaydı o da içerideydi. Rahşan affıyla kurtardı. Rahşan affı çıktı, işi yırttı. Yoksa o da içerideydi” değerlendirmesinde bulundu.
İstanbul’da görevi CHP’den devraldığını hatırlatan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
“Yolsuzluklar belediyesi. İSKİ’nin başında CHP’li bir genel müdür, İSKİ çöktü, İSKİ susuz, İstanbul’da su yok, İstanbul çöp dağlarıyla işgal altında. Hava kirliliği var İstanbul’da. Böyle bir dönem, o zaman aldım İstanbul’u ben de. Aynen Nihat kardeşimin Denizli’yi aldığı gibi. Denizli de öyleydi, Denizli berbattı. Şöyle 12, 13 yıl öncesinin Denizlisi neydi, kasaba, kasaba, öyle mi? Hamdolsun şimdi başka bir Denizli var ama o zaman Denizli ilçeydi. Niye bunu böyle söylüyorum. Çünkü adı bunun, adı büyüktü ama belediye küçüktü. Neden? Merkez ilçe belediyesiydi. Şimdi biz Denizli’yi ne yaptık? Büyükşehir yaptık. Fakat bu CHP, bu MHP, bunlar büyükşehir olmasına karşı çıktılar, bunu da Anayasa Mahkemesine götürdüler. Şimdi bunlar hangi yüzle sizin karşınıza gelecekler? Hangi yüzle size diyecekler ki ‘Burayı biz iyi yönetiriz.’ Bunları buradan kovmanız lazım, kovmanız lazım bunları. Buradan bunlar eli boş dönmeli. Eskiden bu tiplere teneke çalarlardı biliyorsunuz, bunlara bunu yapmak lazım. Niye? Siz bizi büyükşehir olmaya layık görmediniz, hangi yüzle buraya geldiniz.”
Savaş Ay’ın röportajı
Merhum gazeteci Savaş Ay’ın bir röportaj yaptığına işaret eden Erdoğan, şunları söyledi:
“O zaman Türkiye’de, daha kaçmamıştı Amerika’ya. Pensilvanya’ya daha kaçmamıştı, Türkiye’deydi. O yaptıkları röportajda Savaş Ay’a diyor ki ‘Cebrail Türkiye’de parti kursa desteklemem’. Çok enteresan. Bu kadar kibir, şuursuzca maalesef gördüğünüz gibi farklı sınırları zorlayan ifadeler. Neden? Güya siyasete karşıymışlar da onun için. Bu zat çıkmış, Türkiye’de hükümet devirmeye, Türkiye’de fitne üretmeye çalışıyor. Bunlarda yalan var, bunlarda takiye var, bunlarda iftira var, bunlarda fitne var, bunlarda fesat var. Biz bütün bu olanlara karşı ne diyoruz? ‘Ya sabır’ diyoruz. Evinize bazı ablalar gelebilir, abiler gelebilir. Bunlara ne deyin biliyor musunuz? ‘Biz halimizden memnunuz. Biz halimizden memnunuz’ deyin.”
Ülkemiz vagondu, şimdi lokomotif oldu
Bu ülkede çok ızdırap çektiklerini, kızları başörtülü olarak okullara gönderemediklerini ama şimdi gönderebildiklerini vurgulayan Erdoğan, “Onlara şunu deyin; ‘Sen gidebiliyor muydun?’ Devlet dairelerine bizim kızlarımız başörtülü olarak giremiyordu. Ama şimdi giriyor. Bizim ülkemiz vagondu vagon, şimdi lokomotif oldu. Buna mı karşısınız? Bu ülkede siz okullar açtınız, dershaneler açtınız, üniversiteler açtınız. Bunları hep bu iktidar sayesinde yapmadınız mı be. Elinize dilinize dursun. ‘Eğer imkanınız varsa kurun partinizi çıkın meydana’ deyin. Türkiye’den kaçan efendiniz de gelsin, o da partinin başına geçsin, siyaseti böyle yapın” diye konuştu.
“Bu ülkenin ulusal güvenliğini tehdide yönelik hiçbir adıma milletçe biz müsaade etmeyeceğiz’ deyin ve uğurlayın” ifadeleri kullanan Erdoğan, vatandaşların bunu yapacağına inandığını kaydetti.
Bilenlerin bilmeyenlere bunları anlatmasını isteyen Erdoğan, seçimlere 29 gün kaldığını, onun için gece gündüz demeden kapı kapı dolaşacaklarını anlattı.
Üç kafadarlar bütün dünyayı kendilerine güldürdüler
Erdoğan, Denizli’de sandıkların bambaşka aydınlanacağına, AK Parti’nin ampulüyle aydınlanacağına inandığını dile getirerek, “Bunların yanında bir de MHP var. Susarak, saklanarak, gizlenerek, etliye sütlüye karışmadan, daha önce ‘okyanus ötesi’ der verir veriştirirdi ama şimdi okyanus ötesini göremiyor, kaybetti. Adresi kaybetti. 17 Aralık’ta vazife yükleniyor. Bu üç kafadarlar şu anda bütün dünyayı kendilerine güldürdüler, güldürüyorlar. ‘Şu hükümeti bir devirelim de bir yıpratalım’ dediler telef olup gittiler. Bunların ciddiye alınacak bir tarafı yok. Bunlar cürümleri kadar bile yer yakamazlar. Onu bile beceremezler” ifadelerini kullandı.
Bunlar yönetmeyi bilmezler
Başbakan Erdoğan, “İnanın, MHP biliyorsunuz bir iktidar oldu, iktidar değil de hükümet oldu. Kiminle? Merhum Ecevit ile beraber. Ne kadar kaldı? 3,5 sene kaldı. Sorun şimdi şu MHP’lilere, siz bu ülkede hükümet olmadınız mı? Peki 3,5 sene olunca niye bırakıp kaçtınız? Niye 5 seneyi doldurmadınız? O zaman 5 seneydi. Niye 5 seneyi doldurmadınız? Çünkü bunlar yönetmeyi bilmezler. Bunlar hükümet edemezler” diye konuştu.
Bunların tezgahı bozuk
AK Parti’nin 11 yıldır bu ülkeyi yönettiğini anımsatan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
“Denizli’nin güzel bir sözü var. Bu konuşmayı hazırlarken, onu hatırladım. Burada onu yine hatırlatacağım. Siz onu çok iyi bilirsiniz. Düzgün kurulan tezgah, düzgün bez dokur. Öyle mi? Bunların tezgahı bozuk. Oradan tabii ki düzgün ürün çıkmaz. İşte bunlar tezgahı düzgün kuramadılar. Kasetle, montajla, ananasla, tesbihle kurulan tezgah buraya kadar. Biz bunlarla vaktimizi heba etmeyeceğiz. Biz bunların tuzaklarına düşmeyeceğiz. Bunların gündemlerine takılıp kalmayacağız. Bu 3 kafadarı komedi filmi izler gibi izleyecek, gülecek ama yolumuza devam edeceğiz.”
Sülük gibi emdiler
“Gençler sizler de özellikle bunu bilin. Ben diyorum ki bunların dershanelerinden çocuklarınızı çekin alın. Bunların okullarına gidiyorsa alın” diyen Erdoğan, “Devlet okulları size yeter. Bunlar sülük gibi emdiler. Ama sülük bunlardan faziletlidir. Sülük kirli kanı emer. Bunlar temiz kanımızı emdiler” diye konuştu.
Bu nedenle vatandaşlardan çocuklarını bu okullardan ve dershanelerden almasını isteyen Erdoğan, geceleri kendisi, eşi, çocukları ve tüm iktidarıyla ilgili beddua seansları düzenlendiğini dile getirdi.
“Bu olur mu? Bunlar bunu da yaptılar” diye konuşan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Birileri eğer ‘hayır’ diyorsa hemen yurtlarından attılar. Bunların her şeyi sömürü üzerine. Onun için bu oyunu hep beraber bozacağız. Gençler beraber bozacağız, hanım kardeşlerim beraber bozacağız, beyler beraber bozacağız. Bunların hazırladıkları tuzak kendi başlarına dönecek, inşallah. Bumerang gibi onları dönüp vuracak. Bu paralel yapı eliyle bunların yargı ve emniyete sızmış uzantılarıyla maalesef Türkiye’de bir dava dosyası bahane edilerek, 3 bin kişi, 3 yıldan fazla sürede, birbiriyle alakası, fikir birliği olmayan, dünya görüşleri çok farklı insanların telefonları izlendi.”
Yasak ama dinlediler
Bir Başbakan olarak kendisinin telefonlarının dinlenmesinin yasak olduğunu dile getiren Erdoğan, ama kendisinin telefonlarının da dinlediğini ifade etti.
Ortam dinlemesi yapıldığını, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, askerlerin, milletvekilleri ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın da dinlendiğini aktaran Erdoğan, “Dinleyemezsin yasal olarak ama bunlarda yasa dinlemek diye birşey yok. Maalesef bu denli ileri gittiler. İşte şimdi yakalandılar. Şimdi bunların inlerine gireceğiz, inlerine. Herşey yavaş yavaş biraz zaman alacak ama inşallah bu izi sürüyoruz. Evelallah 30 Mart’ta alacağımız oylarla birlikte çok daha farklı bir dönem başlayacak. Onun için sizden gayret istiyorum” diye konuştu.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yıldız’ın Rusya, İran, Kuzey Irak ile enerji, doğalgaz gibi önemli konularla ilgili görüşmeler gerçekleştireceğini kaydeden Erdoğan, bu konuların son derece stratejik olduğunu ifade etti.
Yıldız’ın tahkim davalarıyla ilgili görüşmeler yaptığını dile getiren Erdoğan, bunu konuşmaları da dinlediklerini söyledi.
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi’nin ekonomi bakanları, muhattapları ve herkesle görüşebileceğine işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:
“Ama şimdi bu paralel yapı ne aldı ne verdi. Yahu ne aldı ne verdi var mı? Türkiye ne aldı ne verdi? Onu konuşacağız. Ama onu konuşurken bunlar ona hemen montajı yapar. O montajla beraber damgayı vurur. Çünkü bunlarda izan yok. Eskiden bize tasavvufda birşey öğretirlerdi. ‘Edep yahu’ diye. Bunlarda böyle birşey yok. Onun için biz yolumuza emin adımlarla gideceğiz, gayretle gideceğiz. Onlar ne derlerse desinler. Abdestimizden şüphemiz yok ki namazımızdan şüphemiz olsun. Yola böyle devam edeceğiz.”
Bu ülkede kim taş üstüne taş koyuyorsa onu dinlemeye aldılar
Denizli’ye 8 katrilyon yatırım yaptıklarını anlatan Erdoğan, bunları Türkiye’nin elini zayıflatmak ve ülkenin pazarlık gücünü ortadan kaldırmak için yaptıklarını anlattı.
Erdoğan, “Sayın Zorlu, seni de dinlediler di mi? Gazetelerde resmini gördüm. 17 Aralık mağduru. Bu ülkede kim taş üstüne taş koyuyorsa onu dinlemeye aldılar. Niye dinlemeye aldılar biliyor musunuz? Olur ki yarın onu haraca bağlamak gerekebilir. İşadamı ise. Bak şuraya şunu yap vermezsen, ha kumpas. Kasetler burada. Böylece bir çok iş adamını kenara köşeye sıkıştırdılar” diye konuştu.
İstanbul’a senede 100 milyon yolcu kapasiteli 3. havalimanını yaptıracaklarını hatırlatan Erdoğan, havalimanının 46 milyar dolara mal olacağını, ceplerinden bir kuruş çıkmayacağını, buranın 20 yıl süreyle işletileceğini söyledi.
İhaleleri alan firmaların tehdit edildiğini, dinlendiğini ve onlara da kumpas kurulduğunu bildiren Erdoğan, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün 2,5 milyar dolara mal olacağını ifade etti.
Şu anda 250 metrelik kulelerin yükseldiğini anlatan Erdoğan, buranın 4 gidiş 4 geliş olduğunu ortadan da tren geçeğini belirtti.
Köprünün yapan firmalar tarafından 20 yıl işletileceğini bildiren Erdoğan, “Bu adamları kalktılar hepsini dinlediler. Bunları hemen yargıya ilettiler. İnsaf ya insaf. Olabilir mi böyle birşey? Daha Kanal İstanbul ihalesi yapılmadı, Kanal İstanbul’un önünü kesmeye çalıştılar” dedi.
Marmaray’ın da önünü kestiklerini bu nedenle 4 yıl gecikme yaşandığını aktaran Erdoğan, şimdi Marmaray’ın sadece İstanbulluların değil dünyanın göz bebeği olduğunu belirtti.
Boğazın 62 metre derinliğinde olan Marmaray’ın, geçen gün İstanbul’da sis olduğunda günde 300 bin taşıdığını ifade eden Erdoğan, Marmaray’ın biraz daha güneyinden bir tüp geçit daha yapacaklarını oradan da otomobillerin geçeğini söyledi.
Marmaray’dan trenlerin, güneyindense otomobillerin geçeceğinin altını çizen Erdoğan, “Bunları biz yaparız. Bunları CHP zihniyeti yapamaz. MHP yapamaz. Bunlar, bugüne kadar cumhuriyet tarihinde araştırın, sorun ‘kaç tane tünel yaptınız’ deyin. Bulamazsınız. Ama biz bakın şu kara yollarında onlarca tünel yaptık. Dağları deliyoruz dağları” diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, 30 Mart’ta sandıkların, Mısır devriminin sembolü şehit Esma’nın ruhuyla güçleneceğine inandığını belirtti. Erdoğan, Afyonkarahisar’dan yola çıkarken, “Bizim Rabiamızın dört ilkesi var; Tek millet, tek bayrak, tek vatan ve tek devlet” dediklerini hatırlattı.
Erdoğan, tek millet dediklerini çünkü Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Romanıyla, Gürcüsüyle, Abhazasıyla yaradılanı yaradandan ötürü sevdiklerini vurgulayarak, “Tek bayrak dedik niye? Rengi, şehidimizin kanı. Hilal, bağımsızlığımızın ifadesi. Yıldızımız, şehitlerimizin sembolü. Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır. Onun için tek vatan dedik. Bu vatanda ayrımcılık yok. Ege ayrı, Marmara ayrı, Akdeniz ayrı, Orta Anadolu, Karadeniz, Doğu, Güneydoğu ayrı. Böyle bir yol. Bizim yedi coğrafi bölgede 780 bin kilometre kareyle tek vatan. Kimse burada bir operasyon düşünmesin, avucunu yalar. Karşısında bizi bulur” diye konuştu.
Batıda ne varsa Doğuda, Güneydoğu’da da onun olduğunun altını çizen Erdoğan, tek devlet dediklerini, bunun da Türkiye Cumhuriyeti Devleti olduğunu, başka bir şey tanımayacaklarını belirtti.
Azimle, kararlılıkla yürüyor ve yürüyeceğiz
10 yıl önce Şırnak’ta, Iğdır’da, Ağrı’da, Kars’ta bir havalimanı yapılacak dense kimsenin inanmayacağını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
“Şimdi bunların hepsini yaptık bitirdik. Hakkari’de de havalimanı yapıyoruz maalesef bu teröristler bunu engelliyor yoksa orayı da bitireceğiz ama buna rağmen bitecek çünkü Türkiye modern bir Türkiye olma yolunda azimle, kararlılıkla yürüyor ve yürüyeceğiz. Şundan hiç endişeniz olmasın; Bu ülke, üç tane beceriksizin darbe girişiminden etkilenmez. Bizim ekonomik yapımız, işte göreve geldik, neydi biliyor musunuz? Bizim Osmanlı ve cumhuriyet dönemi dahil 79 senede milli gelirimiz 230 milyar dolardı. Biz şu 10 senede onun üzerine 570 milyar dolar ilave ettik. Yani Halep oradaysa arşın Türkiye’de.
230 milyar dolar artı 570 milyar dolar 10 senede. Öbürü 79 senede gerisini saymıyorum. Kamu net borç stoku… Geldiğimizde 100 liranın 73 lirası borçtu. Şimdi 35 lirası borç. Bak buradayız. Bu kadar açık ve net. Kardeşlerim devletin borçlanma faizi neydi biliyor musunuz? Yüzde 63. Şimdi tek haneli rakamdayız. Buraya düştü. Bu da kimin cebinde kalıyor? Denizli’deki kardeşimin, işçinin, memurun, vatandaşın onların cebinde kalıyor. Bitmedi, benim çiftçi kardeşim… Ziraat Bankası’ndan kredi alırken ödediği faiz neydi biliyor musunuz yüzde 59, şimdi yüzde 5. Esnaf kardeşim Halk Bankası’ndan kredi alırken yüzde 46 faiz ödüyordu, şimdi yüzde 5. Buralara bunu biz indirdik.”
Biz anlatalım gerisi Allah kerim
Kendilerinden önce MHP’nin iktidar olduğunu kaydeden Başbakan Erdoğan, “Bu bankaları batırdınız be… Tabii bu CHP’nin Genel Müdürü anlamaz bu işlerden, hesap kitap onun işi değil. Ziraat, Halk, Vakıf, ‘görev zararı’ diyerek işi yırtıyorlardı, batırdılar” değerlendirmesinde bulundu.
İktidara geldiklerinde önlerine 42 milyar dolar “görev zararı” koyulduğunu belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
“Sadece, zorunlu tasarruf adı altında benim memur, işçi kardeşimden 13,5 katrilyon kestiler. Başbakanlık koltuğuna oturdum önüme o geldi. Dediler ki ‘memura ve işçiye 13,5 katrilyon borç var’. Dedim ‘devlet, memuruna, işçisine nasıl borçlu olur’? Hemen onu ödedik. Bitmedi. Bir de dediler ki daha sonra ‘konut edindirme yardımı adı altında da borç’… Kestiler. Ne kadar? Şu ana kadar bize ibraz edilen makbuzların toplamı 3,5 katrilyon. Bunu da biz ödedik. 17 katrilyon. Bitmedi. Bu MHP, DSP, CHP’nin yavrusudur zaten, gittiler IMF’den borç aldılar. Bize 23,5 katrilyonla devrettiler. Bunları iyi öğrenin ve anlatın. Zaten biliyorsunuz şüphem yok ama bilmeyenlere de anlatın. 23,5 milyar dolar, 14 Mayıs’ta ödedik, onu da bitirdik. Merkez Bankasının rezervi neydi? 27,5 milyar dolardı. Şu anda son rakam, dünkü rakamı söylüyorum 124 milyar dolar. Biz buyuz.”
Dün, Türkiye İhracatçılar Meclisinin açıkladığı “şubat ayı ihracat rakamlarına” da işaret eden Erdoğan, ocak ayında da tüm zamanların en fazla ihracatının yapılarak rekor kırıldığını, şubatta ise yüzde 4,3 artışla 12,1 milyar dolar tutarında ihracat gerçekleştirildiğini vurguladı.
Erdoğan, miting alanındaki vatandaşların “kıskananlar çatlasın” sloganlarına karşılık da “Çatlamasın be. Onlara da anlatalım, onlar da bizimle beraber bu yolda yürüsünler. Er veya geç anlayacaklar inşallah. Biz anlatalım gerisi Allah kerim” ifadelerini kullandı.
Çok erken yakalandılar
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, en gelişmiş ekonomilerin daraldığı dönemde Türkiye ekonomisinin büyüdüğünü anlattı. Erdoğan, “Şimdi bu 3 kafadara şunu söyleyeceğiz, ‘Siz sabah akşam milleti dinleyin. Millet size kar etmiyor, kaset üretmeye devam edin’ deyin bunlara. Bırakın üretsinler, yalancının mumu yatsıya kadar yanarmış ama bunlarınki yatsıya kadar yanmadı, çok erken bunlar yakalandı” ifadelerini kullandı.
Denizli’nin 30 Mart seçimlerine çak farklı girdiğini dile getiren Erdoğan, büyükşehir yapılan Denizli’nin bütün ilçeleri ile modern bir şehir olmanın hazzını yaşayacağını söyledi. Denizli’nin hükümet ve büyükşehir yatırımları ile yeni dönemde marka şehir olma yolunda ilerleyeceğini vurgulayan Erdoğan, Denizli şehir hastanesinin ihalesini yapmaya hazırlandıklarını bildirdi. CHP’nin şehir hastanesinin Denizli yerine Manisa’ya yapılacağı yalanını uydurduğunu belirten Erdoğan, Manisa’daki şehir hastanesinin temelinin atıldığına işaret etti. Denizli şivesiyle “Az söyleyin, us söyleyin, inanılacak laf söyleyin” diyen Erdoğan, Denizlispor’a 40 bin kapasiteli bir stadyum kazandıracaklarını ifade etti. Hızlı trenin Denizli’ye de geleceğini dile getiren Erdoğan, projenin tamamlanmasıyla Denizli’nin turizminin, ticaretinin ve sosyal hayatının canlanacağını anlattı.
Cumhuriyet tarihinde 79 senede 6 bin 100 kilometre bölünmüş yol yapıldığını hatırlatan Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu:
“Biz, şu 10 senede 17 bin kilometre bölünmüş yol yaptık. Farkımız bu. Biz icraat üretiriz, onlar laf üretir. Bu seçimin en önemli yanı, büyük medeniyet yolunda insan, demokrasi, şehir. Bu seçimin başlığı, bu. Bu seçimde daima millet, daima hizmet sloganı ile yola çıktık. Hedefi de açıkladım ama bunu beraber yapacağız. Bizim rotamızı siz çizdiniz, sizinle bunları halledeceğiz. Geçen gün paralel yapının gazeteleri bir tane başlık koymuş: ‘Çocuklar tablet bilgisayarı istemiyor.’ Yalan da olur da kuyruklusu bu kadar olmaz. Şu ana kadar bizim tablet bilgisayarlarımız yetişmiyor. Şu anda önümüzde 675 bin bilgisayar dağıtımı var. Şimdi ona hazırlanıyoruz ve arkadan 10 milyon tablet bilgisayarın ihalesine hazırlanıyoruz ama bu ana muhalefetin genel müdürü, elinde molotof kokteyl ile dolaşanları çok seviyor. Kusura bakmasınlar, benim onlara sevgim yok. Ben, onlar için sadece o molotof kokteyllerinden kurtulmalarını beklerim. Biz, şu yavrularımızda olduğu gibi ellerinde bilgisayarlarla karanlığı aydınlığa çevirecek gençler yetiştirmeyi hedefliyoruz. İşte, ben şu tabloyu görünce gururlanıyorum. Başı açığı ile başı örtülüsü ile kardeşçe bir oldular, beraber oldular, iri oldular ve hep birlikte Türkiye oldular, tablo bu. Bunu yapacağız. Bunu başaracağız ve önümüze engel olmak isteyenlere de fırsat vermeyeceğiz.”