Bugün Ortadoğu ülkelerinde huzur yok.. Milyonlarca kişi öldü, yaralandı, evsiz, yurtsuz kaldı. Sömürgeciler tarafından kirli ittifaklarla Osmanlı İmparatorluğu toprakları paylaşıldıktan sonra kurulan ülkeler hala savaşlarla, iç karışıklıklarla ve ihtilaflarla boğuşuyor. Ortadoğu bu hale nasıl geldi? Yanıtı, Osmanlı’nın tam yüz yıl önce, Kut’ül Amare’de İngilizleri büyük bir bozguna uğratmasından 17 gün sonra yapılan kirli ve çok gizli bir anlaşmada gizli..
Medeniyetin beşiği Ortadoğu.. Yine kanıyor, daha doğrusu açık yarası kaşınıyor kanatılıyor Ortadoğu…
Petrole bulanmış bir ördeği kurtarmak için seferber olanlar, kılını kıpırdatmıyor…
Tatile çıkmış vicdanlar, görmüyor, çığlıkları duymuyor.
İnsanlar ölüyor Suriye’de, Irak’ta, Mısır’da, Filistin’de, Libya’da, Yemen’de…
Hem de bir değil, iki değil, üç değil..
Sadece Suriye’de 400 bin, Irak’ta 2 milyon…
Minik Aylanlar ölüyor yollarda, bir değil iki değil, üç değil…
Yağan bombalar yuvaları dağıtıyor, bir anne eşinden, çocuklarından, bir çocuk babasından, bir baba evladından koparılıyor..
Ailesinden birini kaybetmemiş bir kişi bile kalmıyor bu topraklarda…
Ortadoğu halkının milyonlarcası kamplarda.. Avrupa yollarında.. Umutsuzca bir kurtarıcı arıyor.. Yüzünü kurtarıcı diye katiline dönüyor.
Mazlumlara kucak açan Türkiye de yine hedefe koyuluyor terör örgütleri, işbirliği içinde sistematik olarak saldırıyor.. Hendek kazanlara paralar, silahlar akıtılıyor.
Kim kanatıyor Ortadoğu’yu.. Kim karıştırmak istiyor Türkiye’yi.. Milyonlar neden ölüyor, gözyaşı neden dinmiyor.. Babalar anneler evlatlarını neden elleriyle toprağa veriyor sebebi kim..
YA KUT’ÜL AMARE YA SYKES-PICOT KAZANACAK
Başbakan Davutoğlu’nun şu “tarihi” açıklaması oynanan oyuna ışık tutuyor: Napolyon, Mısır’a girdiğinde kalbimize sömürgeci ruh hançer gibi girdi. 1916 yılında bu savaşta Ortadoğu halkı Kut’ül Amare’de sömürgecilere karşı son kez zafer kazandı. Ortadoğu’nun birlik içerisinde sömürgecilere yaptığı son savaş oldu. 100 yıl geçti, hala bu ruh bununla mücadele ediliyor. Kut’ül Amare’de yenilenler Sykes-Picot anlaşması ile Osmanlı’yı nasıl böleriz tartışmasını yaptılar. Kut’ül Amara’da yenilenler kapalı kapılar ardından Osmanlı’yı nasıl parçalarız diye planladılar ve şehirleri, nehirleri, vadileri, dağları insanları birbirinden ayırdılar.
Ortadoğu’yu kan gölüne çevirenlerin izini bulmak için, Başbakan Davutoğlu’nun işaret ettiği iki tarihi olaya bakmak gerekiyor, Kut’ül Amare Savaşı ile Sykes-Picot anlaşmasına…
OSMANLI’NIN SON ZAFERİ
Birinci Dünya Savaşı yılları.. Osmanlı İmparatorluğu İngilizlere karşı Çanakkale’de büyük bir zafer kazanmıştı. Çanakkale’yi geçemeyen İngilizler kuvvetlerini Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Irak cephelerine kaydırır. İngilizlerin ilk amaçlarından biri bölgenin kalbi Bağdat’ı ele geçirmektir.
İngiliz birlikleri 24 Temmuz 1915’de Bağdat’a doğru hücuma geçer. Bu ilerleyiş karşısında Irak umum kumandanı Nurettin Bey komutasındaki Osmanlı birlikleri 28 Eylül 1915 günü Bağdat’ın 170 kilometre güneyindeki Dicle nehri kıyısında bulunan Kut’ül Amare’den çekilir. İngilizler kasabayı işgal eder. Bağdat’a yürüyen İngilizler 22 kasım’da kanlı çatışmalarla durdurulur. İngilizler Kut’ül Amare’ye geri çekilmek zorunda kalır.
Hücuma geçen Osmanlı Ordusu Kut’ül Amare önlerine gelir, aylarca süren çatışmalarda İngilizler ağır kayıplar verir. Osmanlı Ordusu, İngilizleri tam manasıyla kuşatıp çember içine alır. İngilizler defalarca yaptıkları yarma harekatlarında başarısız olur ve her seferinde binlerce ölü bırakarak püskürtülür.
Çaresiz kalan İngiliz general Tawshend, Türk ordusunun komutanı Halil Paşa ile Dicle Nehri’nde bir teknede buluşmayı ister. İngiliz general, bu görüşmede, Halil Paşa’ya kuşatmanın kaldırılması karşılığında 1 milyon sterlin rüşvet teklif eder. Halil Paşa, o yıllar için olağanüstü bir para olan bu rüşvet teklifini, “Baltacı devirleri geride kaldı” diye reddeder.
İngiliz general, Türklerin direncini kıramayınca beraberindeki 5 general, 481 subay ve 13 bin 100 askerle birlikte 29 Nisan 1916 günü Osmanlı birliklerine teslim olur. Bu teslim oluş, İngiliz Kraliyet Ordusu’nun en aşağılayıcı yenilgilerinden biri olarak tarihte yerini alır. Osmanlıların zaferi Avrupa’yı tam manasıyla şok eder. Avrupa basını “İngilizler Çanakkale’den sonra en büyük hezimete uğradı” diye yazar.
Tuğgeneral Halil Paşa zafer sonrası ordusuna şu mesajı yayımlar:
“Orduma
Arslanlar!
Bugün Türklere şerefü şan, İngilizlere kara meydan olan şu kızgın toprağın müşemmes semasında şühedamızın ruhları şadü handan pervaz ederken, ben de hepinizin pak alınlarından öperek cümlenizi tebrik ediyorum.
Bize iki yüz seneden beri tarihimizde okunmayan bir vakayı kaydettiren Cenab-ı Allah’a hamdü şükür eylerim. Allah’ın azametine bakınız ki, bin 500 senelik İngiliz Devleti’nin tarihine bu vakayı ilk defa yazdıran Türk süngüsü oldu. İki senedir devam eden cihan harbi böyle parlak bir vaka daha göstermemiştir.
İşte Türk sebatının İngiliz inadını kırdığı birinci vakayı Çanakkale’de, ikinci vakayı burada görüyoruz.
Bugüne Kut Bayramı namını veriyorum. Ordumun her ferdi, her sene bu günü tesit ederken şehitlerimize Yasinler, Tebarekeler, Fatihalar okusunlar. Şühedamız, hayatı ulviyatta, semevatta kızıl kanlarla uçuşurken, gazilerimiz de gelecekteki zaferlerimize gözcü olsunlar.”
Bugünkü nesillere unutturulan, büyük Kut’ül Amare zaferinin kısa hikayesi böyle.. Şimdi bu zafer sonrasında yaşananları hatırlayalım, daha doğrusu bugünkü olayları 100 yıl önce yaşananları bilmeden yorum yapanlara hatırlatalım..
KUT’ÜL AMARE ZAFERİNDEN 17 GÜN SONRA
Kut’ül Amare zaferinden tam 17 gün sonra, 29 Nisan 1916’da Ortadoğu’yu kan gölüne çevirecek gizli ve kirli bir anlaşma imzalandı.
İngilizler önce Çanakkale’de sonra Kut’ül Amare’de büyük bir bozguna uğramış, beşi general 485 subayı esir düşmüştü. 1915’te Arabistan Yarımadası’nı ele geçiren İngiltere, Osmanlı’ya karşı ayaklanan Mekkeli Şerif Hüseyin’i destekleyerek ırak ve Filistin toprakları üzerinde kendisine bağımlı bir Arap devleti kurmayı planlıyordu. Fransa bu anlaşmayı çıkarlarına aykırı buldu. İngilizlerin yenilgisinin ardından yeni bir anlaşma yapılmasını istedi. Bu karanlık ve gizli anlaşmaya Rusya da onay verdi.
Sykes-Picot olarak tarihe geçen anlaşmayı İngiltere hükümetini adına Mark Sykes, Fransa hükümeti adına Francois Georges-Picot imzaladı. Bu gizli anlaşmaya da imzacılar Sykes ve Picot’nun ismi verildi.
SYKES-PICOT ANLAŞMASINDA OSMANLI NASIL BÖLÜŞÜLDÜ?
Anlaşmaya göre, Rusya’ya da bir pay veren İngiltere ve Fransa Osmanlı topraklarını paylaştı.
Trabzon, Erzurum, Van ve Bitlis ile Güneydoğu Anadolu’nun bir kısmı Rusya’ya;
Doğu Akdeniz bölgesi, Adana, Antep, Urfa, Mardin, Diyarbakır, Musul ile Suriye kıyıları Fransa’ya;
Hayfa ve Akka limanları, Bağdat ile Basra ve Güney Mezopotamya İngiltere’ye verilecekti. Fransa ile İngiltere’nin elde ettiği topraklarda Arap Devletleri Konfederasyonu veya Fransız ve İngiliz denetiminde tek bir Arap devleti kurulacaktı. İskenderun serbest liman olacak, Filistin’de ise uluslararası yönetim olacaktı.
Sykes-Picot gizli anlaşması, 1917’de Rusya’da çarlık rejiminin yıkılmasından sonra iktidarı ele geçiren Sovyet hükümeti tarafından açıklandı. Eğer Sovyet hükümeti, çarlık tarafından yapılmış tüm gizli anlaşmaları açıklamasaydı, Sykes-Picot anlaşması hiçbir zaman bilinmeyecekti.
Sykes-Picot anlaşması ile Ortadoğu’da parçalanmış coğrafyanın temeli atıldı. Daha sonra Osmanlı’yı paylaşmak için farklı anlaşmalar, kirli ittifaklar yapıldı ama
dönemin iki emperyal gücünün niyetini bütün açıklığıyla ortaya koyan Sykes-Picot anlaşması oldu.
Ortadoğu’yu parçalayan sömürgeciler, Osmanlı toprakları üzerinde onlarca devlet kurarak böl yönet taktiği ile bölgenin zenginliklerini kendine akıttı.
Ortadoğu’da kurulan devletler ise, birçok etnik, dinsel, dilsel, aşiretsel grubu parça parça etti.
Ne bölünüp farklı ülkelerde kalanlar ne de aynı devlet içinde bulunanlar mutlu olabildi, barış 100 yıldır bu topraklara uğramadı.
Yüz yıl geçti,, çok şey değişti ancak Ortadoğu’nun kaderi değişmedi yine Ortadoğu’da 100 yıl öncesinde olduğu gibi savaş, kan, gözyaşı var.
Yine Ortadoğu’da iki güç var.. Biri Osmanlı’nın bakiyesi Türkiye Cumhuriyeti, diğeri çıkarları için bölgeye akbabalar gibi üşüşen sömürgeciler…
KUT’ÜL AMARE Mİ SYKES PICOT MU KAZANACAK?
Yüz yıl sonra aynı mücadele sürüyor
Bir yanda mazlum Ortadoğu halkıyla birlikte hareket eden Türkiye, diğer yanda yerel kukla despotlar ile pastadan pay kapma yarışındaki emperyal ülkeler..
Bir yanda göğüslerinde imanla, Ortadoğu halkıyla birlikte Kut’ül Amare savaşını kazananlar, diğer yanda kirli Sykes-Picot anlaşmasının kalıntıları var..
Yüz yıl sonra, yine iyi ile kötünün savaşı bu…
(AHABER)