Anasayfa / GENEL / 1 Mart tezkeresine evet deseydik bugün Kandil olmaz PKK terör devleti kurmaya yeltenemezdi!
tezkere4

1 Mart tezkeresine evet deseydik bugün Kandil olmaz PKK terör devleti kurmaya yeltenemezdi!

1 Mart tezkeresine “evet” demeyerek Türkiye’nin neleri kaybettiği bugün Güneş gazetesi yazarı Kayahan Uygur tarafından “1 Mart’ta ayağımıza kurşun sıktık” başlıklı yazısıyla çarpıcı biçimde ortaya kondu. İşte yazısı…


Doğan Medya yazarı Ertuğrul Özkök’e göre bugün Suriye’de meşru haklarımız aranırsa Arap dünyası ayağa kalkarmış. Suudi Arabistan bile “gizlice” Ruslarla görüşüyormuş. Bu iddiaların bölge gerçekleriyle ilgisi olmadığını bilmem hatırlatmaya gerek var mı? Ama asıl ilginç olanı bunları Özkök gibi geçmişte 1 Mart teskeresine “evet” oyu verilmesini savunan birinin yazması. Çünkü aynı temelsiz gerekçeler, daha doğrusu bahaneler o dönemde “ret” oyunu veren ve bundan memnun olanlar tarafından savunulmuştu. Özkök, o dönemde  “Irak’a girmeyelim” diyenleri haklı olarak eleştiriyor ve alınan kararın sonuçlarının Türkiye için çok ağır olacağını vurguluyordu.

İran’a hediye 

On üç yıl önce bugün 1 Mart teskeresi aleyhinde kulis yapanlar bugün ne düşünüyorlardır acaba?  Gerçi jeopolitik, tarih tasavvurundan çok somut bir dönemdeki somut dengelere bağlıdır ama yine de altını çizelim: Türkiye 2003’te Irak’a girmeyi reddedince İran bundan 2500 yıl önceki Pers İmparatorluğu’ndan beri ulaşamadığı bir gücü elde etmiştir. Bugün İran askerleri Irak’ta, Suriye’de, Lübnan’da ve Yemen’deler. Türkiye ise Irak’ta Başika’daki birkaç yüz eğitmenini korumak için ABD ile uğraşıp duruyor.

Kitap ezberi ve gerçekler 

1 Mart teskeresine ret oyu verilmesi ABD’nin Irak harekâtını engelleyemezdi ve engellemedi. Bu nedenle İslam dayanışması gerekçesi aslında boştu. ABD’nin bölgeye doğrudan müdahalesine karşı olan birinin, Türkiye’nin katılımını istemesi entelektüel tutarlılık açısından belki yanlıştı ama devlet yönetimi ve siyaset pragmatik olmayı gerektiriyordu.

ABD, Irak koşullarını iyi bildiği için tek başına yapacağı bir müdahalenin Bağdat’taki yönetimin Şiilerin eline geçmesi riskini hesaplamıştı. Bunun İran’ı güçlendireceği besbelliydi, nitekim Suudi Kralı Amerikalılara telefon açıp “Irak’ı gümüş bir tepsi içinde İran’a mı veriyorsunuz” demişti. Doğabilecek bu riski engellemek ve bölgedeki tepkileri yumuşatmak isteyen Bush yönetimi Türkiye’nin seve seve asker göndereceğini sanıyordu ve katılım teklifinin reddedilmesini hayretle karşılamıştı. Oysa bazı Türk uzmanlar bugün Özkök’ün kullandığı gerekçenin aynısını öne sürerek Türkiye’nin katılımının Arap âlemini kızdıracağını söylüyorlardı.

Alman usulü tuzak 

Aslında Arap âlemiyle ilgili itiraz bir bahaneden ibaretti. Uzmanların yıllar sonra verdikleri demeçlerden anlaşılacağı gibi, teskereye ret kararıyla o dönemde Bush’un Irak’a müdahalesine karşı çıkan Almanya ve Fransa’nın politikaları arasında bir paralellik oluşmuştu. Bazı odaklar teskereye “evet” denilirse Almanya ile, “hayır” denilirse ise ABD ile aramızda sorunlar çıkacağını düşünmüştü. Her iki şekilde de  “telafi” edilecek sorunlar olacaktı. Dogmatik jeopolitik kuramına göre ana kıta dışında olan ve bu nedenle bize muhtaç sanılan ABD ile sorunları “telafi” etmek daha kolaydı.

Tabii evdeki hesap çarşıya uymuyordu. Çünkü hesap zaten yanlıştı ve en önemli soru cevapsız kalmıştı. İran’la olan sorunlar nasıl “telafi” edilecekti? Ayrıca ABD ile sorunlar hiçbir zaman giderilemediği gibi, Almanlar da bizim uzmanları her zaman olduğu gibi aldatmışlardı. AB süreci hayali bir-iki yıllık bir elma şekeri idi, şeker bitti geriye çubuğu kaldı. Dahası, sonraki 10 yıl boyunca ta 2013’e kadar Türkiye’nin İran, Mısır ve Suudi Arabistan politikalarından hep Almanya kârlı çıktı. Türkiye insani politikalarının fakir ama mağrur sonuçlarıyla yetinirken, bu üç ülkede de en yağlı ihale ve kontratları Almanya elde etti. Türkiye, kendine değil adeta Almanya’ya çalıştı.

Asıl insani görev 

Kısaca özetlersek on üç yıl önce ayağımıza kurşun sıktık aslında. Irak’ta Türk askerinin şapkası bile yeterdi. Biz o gün orada olsaydık, bugün Kandil olmazdı, Suriye’de düz ovada ikinci bir Kandil hayal bile edilemezdi. Biz orada olsaydık, Irak İran’a hediye edilemeyeceği gibi Sünni halk Şii çetelerinden zulüm görmez, 1 buçuk milyon Iraklı ölmezdi. Asıl insani görev de buydu.
Irak’ta İran varlığı ve ABD’nin Şiileri kollaması sonucu ortaya çıkan tepki önce El Kaide daha sonra DAEŞ gibi örgütlerin kitle desteği kazanıp büyümelerinin asıl nedenidir. Türkiye orada olsaydı, işler Suriye’de de bu düzeye gelmez, 470 bin insan ölmezdi. Türkiye’nin yasal ve meşru haklarını 2003 yılında Irak’ta engelleyen çevreler 2016 yılında bu kez Suriye için devredeler.

Terör devleti kurulamaz 

Okuyucularım emin olsunlar, Türkiye Suriye’de bir terör devleti kurulmasını engellemezse birlik ve varlığı tehlikeye girer. Türkiye’nin meşru savunmadan vaz geçmesi için hiçbir haklı gerekçe göremiyorum.  Arap dostlarımızın, iddiaların aksine Türkiye ile beraber olduklarını herkes görüyor. Suriye’nin kuzeyinde PKK terör devleti kurulur, diğer bölgeler de İran’ın denetimine girerse hem Türkiye, hem Araplar tehdit altına alınır. Bunu anlamayan hiçbir Arap ülkesi kalmamıştır, Mısır dâhil. Irak teskeresinin reddedilmesine ön ayak olanlar bugün Suriye için de aynı senaryoları sahneye koyarlarsa, aradan bir 13 yıl daha geçtikten sonra da halkın karşısına geçip açıklama yapabilecekler mi?

(KAYAHAN UYGUR/GÜNEŞ)

MEDYAGUNDEM

boke

CHP ile PKK’nın amaç ortaklığı!

Güneş gazetesinde Kayahan Uygur’un “Türkiye’yi kullanamama hezeyanı” başlıklı yazısı şöyle: CHP Genel Bakan Yardımcısı Selin …

musul6

Ne Dabık ne Musul asıl mesele ABD

Güneş gazetesi yazarı Kayahan Uygur’un “Ne Dabık, ne Musul, asıl mesele ABD” başlıklı yazısı şöyle: …

nobel

Şok iddia; Nobel’i o İslam düşmanına vereceklerdi!

Güneş gazetesi yazarı Kayahan Uygur’un “Pop nobel ve düttürü dünya” başlıklı yazısı şöyle: Nobel Edebiyat …

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir